Bugün 100 lira olan ortalama fiyat düzeyi, yani enflasyon, bir yıl sonra 165’in ne kadar altında kalacak ya da kalacak mı?
Bir parantez açalım. Yüzde 65 bileşik faiz, tabii ki yüzde 55’lik basit faizin bir yıl boyunca aşağı çekilmeyeceği varsayımına dayanıyor. Bugünden bir yıllık faizi garantiye almak isteyen bir yıl vadeli hesap açtırır, onun faizi de yüzde 49.
Ekonomi yönetimi ortaya koyduğu enflasyon tahminleri karşısında yüzde 65 bileşik faize burun kıvrılmasına bir türlü anlam veremiyor ya da veremiyormuş gibi görünüyor.
Çok geri gitmeye, geçmişte ne oldu diye bakmaya gerek yok! Vatandaşın niye böyle davrandığını görebilmek için TÜİK’in dün açıkladığı verilere bakmak yeter.
O veriler sonucu ortaya koyuyor; yoksa vatandaş o verilere bakıp “Meğer ben reel kayba uğramışım” demiyor ki…
Tasarruf sahibi zaten yıllardır o kaybı yaşıyor, yaşadığı için de “Gel vatandaş gel, yan tezgahtaki dövizi boş ver, benim TL mevduatıma gel” diyenlere prim vermiyor.
Dövizde de reel kazanç yok
Tasarruf sahibi mevduat yerine daha çok dövizi tercih ediyor ama döviz de reel olarak kazandırmıyor. En azından son bir yılın gerçekleşmesi böyle.
TÜİK verilerine göre euro son bir yılda TÜFE’den arındırılmış haliyle reel olarak yalnızca yüzde 1.5 getiri sağladı. Doların getirisi ise sıfır oldu, hatta dolar reel olarak yüzde 0.01 kayba yol açtı.
Borsadaki reel getiri yüzde 3.5 olarak gerçekleşti.
Son bir yılda en yüksek reel getiri ise külçe altından elde edildi. Altın, TÜFE’den arındırılmış hesaplamaya göre son bir yılda tasarruf sahibine reel olarak yüzde 19.54 kazanç sağladı.