23 Eylül 2021, politika faizinde indirimin başladığı tarihtir.
Bu tarih, bir dönüm noktasıdır.
Çok yazıldı, çizildi; faiz indiriminin Türkiye’yi bugünkü zorluklara sürükleyen en büyük etken olduğu üstünde çok duruldu.
Şimdi gelelim ikinci grafiğe… Diyelim faiz indirimi gibi yanlış bir yola girilmemiş, ne dövizde zıplama var, ne enflasyonda. 2004-2020 döneminde oluşan yıllık ortalama enflasyon kadar bir artış yaşanıyor. O dönemin ortalamasının yüzde 9.7 olduğunu, bu oranı 2021 ve sonrası için yüzde 10 aldığımızı belirtmiştim.
Hatırlayalım, 2020’nin aralık ayındaki harcamanız 505 liraydı. Yıllık yüzde 10 artış hesabıyla 2025’in aralık ayındaki harcamanız 813 lira. 2026 aralık; yıllık enflasyon yine yüzde 10, aylık harcamanız 894 lira.
Bu “mesela yani” kıvamında, hayali bir senaryo. Olabilecekken elbirliğiyle oldurmadığımız bir senaryo. Bakın aylık yüzde 10 enflasyon yaşanacak 2026 yılının sonunda aylık harcamanız 894 lira olacaktı. Eğer OVP’deki hedefler tutarsa, ki çok zor, 2026’nın aralık ayında yıllık enflasyon yüzde 8.5’e inecek ama siz 894 lira değil 3.161 lira harcıyor olacaksınız.
Demek ki neymiş, bizi bu hayat pahalılığına geçmişin yanlış politikaları sürüklemiş.
Yüzde 8.5 enflasyon yaşanacak 2026’nın sonunda aylık harcama 3.161 lira olarak öngörülüyor. 2021’de faiz indirimine gitmeseydik yüzde 10 enflasyon yaşanacak 2026’nın sonunca 894 lira harcamak yeterli olacaktı.
Enflasyon daha düşük ama 100 lira yetecekken 350 lira harcamak durumundayız.
Sonra da enflasyon düşecek! Ya vatandaşın alım gücü, o da ters yönde hareket edip artacak mı?