• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?

29/07/2018 20:29


AMBERİN ZAMAN

@amberinzaman

ABD Başkanı Donald Trump 26 Temmuz günü Türkiye’yi Twitter’da pastör Andrew Brunson üzerinden ‘büyük’ yaptırımlarla tehdit etti edeli ortalık toz duman.


O güne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington’daki en sıkı müttefiki gibi görünen Trump neden birdenbire patladı? Karşılıklı ne pazarlıklar yapıldı ve hangi vaatlerde bulunuldu da tutulmadı? İsrail bu işin neresinde? Ve bu açmazın içinden nasıl çıkılacak?

Günlerdir bu sorulara cevaplar aranıyor. Ne de olsa ABD’nin en tepesinden Ankara’ya yöneltilmiş çok ciddi bir ültimatom var.

23 yıldır Türkiye’de yaşayan Andrew Brunson Ekim 2016’dan beri PKK ve darbecilerle ilişkisi olduğu iddiasıyla tutuklu bulunuyor. Aleyhindeki iddianame tam bir deli saçması, dolayısıyla detaya girmeyeceğim. Merak edenler Yıldıray Oğur’un Karar gazetesindeki 31 Mart 2018 tarihli köşe yazısına bakabilir.

Brunson’un ABD ile pazarlık konusu edilebileceği ilk defa Eylül 2017’de bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ‘Ver papazı, al papazı’ mealindeki açıklamasıyla dile getirildi. Oysa Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş’a göre takas fikri, Rıza Sarraf’ın ABD’deki davada avukat olarak tuttuğu eski New York belediye başkanı Rudy Giuliani’den çıkmıştı. Erdoğan da bunun üzerine bu sözleri sarf etmişti.

Yine Aydıntaşbaş’a göre Ankara’yla Washington arasında süren takas pazarlığı vardı. Pazarlık mayısta New York’taki Sarraf davasında 32 ay ceza alan eski Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla üzerinden yürüyordu.

Brunson 18 Temmuz’daki üçüncü duruşmasının akabinde serbest kalacaktı. Bunun karşılığında Atilla cezasının geri kalan kısmını Türkiye’de çekmek üzere yurda dönecekti. Ama olmadı.

Mahkeme Brunson’un tutukluluğunun devamına karar verdi ve bir sonraki duruşmayı 12 Ekim’e attı. ABD’den ‘hayal kırıklığı açıklamaları’ gelirken perde arkasında muhtemelen yoğun görüşmeler sürdü.

Derken mahkeme 25 Temmuz günü ‘sağlık sebeplerinden’ ötürü Brunson’un bundan böyle ev hapsinde tutulacağını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ‘asla yetmez ama şimdilik evet’ şeklinde cümleler kurdu ancak bir gün sonra Trump ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence peş peşe Türkiye’ye ‘yaptırımlar’ tehdidi savurdu.

Washington Post gazetesine göre de Brunson için takas pazarlığı yapılıyordu. Pazarlık Atilla üzerinden değil, İsrail’de Hamas’a yardımda bulunduğu iddiaları üzerine tutuklanan Türk vatandaşı Ebru Özkan üzerinden yapılmıştı.

NATO zirvesinde Erdoğan ile bir araya gelip samimi pozlar veren Trump, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu 14 Temmuz tarihinde arayıp Özkan’ın salınması için ricacı olmuş. Bir gün sonra Özkan Türkiye’ye iade edilmişti.

Ne var ki Ankara pazarlığın Özkan üzerinden olduğunu şiddetle reddediyor. Sabah gazetesinin Washington muhabiri Ragıp Soylu’ya bilgi veren Türk yetkilileri sürecin Atilla üzerinden yürüdüğü konusunda ısrar ediyor. Ve Pence’i günah keçisi ilan ederek ortalığı karıştırmakla suçluyor.

Peki gerçekte neler yaşandı? Brunson neden serbest bırakılmadı?

Aydıntaşbaş’a göre Türkiye son dakikada ek taleplerde bulununca takas suya düştü. Benim edindiğim bilgi daha karmaşık bir tabloya işaret ediyor. Kaynaklarımın birinin ifade ettiği gibi “Mutfakta çok fazla aşçı var.”

Türkiye ile ABD arasında farklı kanallar üzerinden yürüyen pazarlıklar var. Biri ABD dışişleri üzerinden yürüyor. ABD tarafında Avrupa’dan Sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcısı Wes Mitchell kilit isim. Kongre’de Türkiye’ye yönelik yaptırımlar için bastıran ve Erdoğan ile Ankara’da bir araya gelen Demokrat Senatör Jeanne Shaheen ve Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham de sürece dahil.

Masada sadece Hakan Atilla yok. Halkbank’a kesilecek ceza da var. Brunson dışındaki diğer tutuklu ABD vatandaşları, mesela NASA fizikçisi Serkan Gölge de görüşmelerde yer alıyor. Bir de ikisi tutuklu biri ev hapsinde bulunan Türk uyruklu konsolosluk görevlileri… Ama ABD’nin iç siyasi dengeleri yüzünden Brunson pazarlığın odağında.

Bu pazarlıklar sürerken bir de Ankara’nın Beyaz Saray’la ayrı bir iletişim kanalı var. Edindiğim bilgiye göre sular esas burada bulanıyor çünkü ABD mevzuatına hakim olmayan Trump, Erdoğan’a yaptırımlar konusunda güvence veriyor. İddialara göre örneğin Kongre’nin S-400’ler yüzünden F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslimini dondurmayı öngören çeşitli yasa tasarılarına ilişkin “Merak etmeyin, bu işi hallederim” diyor. Ama tam öyle değil işte. Konu son derece teknik ancak kabaca, Kongre isterse uçakların Türkiye’ye nakli için öngörülen fonu dondurabilir.

Bunu aşabilmesi için de Trump’ın ABD’nin diğer bütçe harcamalarını içeren yasayı veto etmesi gerekir. Kaynaklarımızın birinin ifade ettiği gibi “Trump’ın sırf Türkiye hatırına bütün ABD’yi felce uğratacak hali yok.”

Brunson neden serbest bırakılmadı sorusuna gelince… Arada bitmek tükenmek bilmeyen güvensizliğin, bilgi eksikliğinin ve saraylarla bakanlıklar arasındaki hatların karışmasının yarattığı kaosun önemli payı olduğu söylenebilir.

Mesela Atilla’nın Türkiye’ye iadesi için taraflar arasındaki hükümlülerin takasını düzenleyen antlaşmaya göre Atilla’nın ABD Adalet Bakanlığı’ndaki temyiz başvurusunu geri çekmesi gerekir. Sarraf davasında Türkiye’de ün salan ABD’li adliye muhabiri Adam Klasfeld’e göre Atilla’nın böyle bir talebi henüz bulunmuyor.

Belki de bu gibi bürokratik prosedürlerin tamamlanması için Brunson’un ABD’ye iadesi ekime ertelendi, takasın eş zamanlı yapılıp Ankara’nın karizmasının çizilmemesi için.

Ne var ki Trump beklenmedik şekilde olayı farklı bir boyuta çekti. Sürece İsrail’i dahil ederek, Brunson işini kestirme yoldan halledebileceğine inandı. Beklentilerinin karşılığını almayınca da nükleer tweetini fırlatıverdi. Görüştüğüm İsrailli yetkililere “Özkan karşılığında size ne vaat edildi” diye sorduğumda aldığım cevap “Sıfır” oldu.

Sanırım aynı netice tüm taraflar için geçerli. Netice Hatice…

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Amberin Zaman

SON HABERLER

İBB CHP grup sözcüsünden AKP’lilerin kaldırttığı çizime: Sadece sanat görüyoruz

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, … Devamı...

AKP’li Cahit Özkan’ın yakın çevresine göre istifa veya görevden alma yok

Partisinin sözcüsü Ömer Çelik tarafından 'düzeltilen' AKP Grup Başkanvekili … Devamı...

Son 24 saat: 1254 vaka, dört ölüm

Türkiye'de son 24 saatte 1254 vaka kaydedildi, dört kişi öldü. Bir günde … Devamı...

Erdoğan: İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi" … Devamı...

Muhsin Yazıcıoğlu’nun koruma polisinin ölümüne soruşturma

Ankara başsavcılığı, Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin … Devamı...

Pınar Gültekin davası: 12’nci duruşmada da karar çıkmadı

Muğla’da Cemal Metin Avcı’nın Pınar Gültekin’i öldürmesiyle ilgili davanın … Devamı...

19 Mayıs’ta dansa davet

İstanbul Pera Müzesi 19 Mayıs'ı dansla kutluyor. 13 yaş ve üzeri herkesin … Devamı...

Çaykur’dan çaya yüzde 43,7 zam

Çaykur, çaya ortalama yüzde 43,71 zam yaptı. BloombergHT'den İrfan … Devamı...

İsveç ve Finlandiya Dışişleri bakanları Türkiye’ye geliyor

İsveç Dışişleri Bakanlığı, İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde ve Finlandiya … Devamı...

Akşam Postası / 16 Mayıs 2022

Kılıçdaroğlu’nu SADAT’a götüren bilgiler ‘devletin kalbi’nden … Devamı...

Enis Berberoğlu kararı, ‘Hepsi tutuklanabilir’ anlamına geliyor…
Ahmet Şık’ın söz özgürlüğü ve parlamentonun egemenlik alanı

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1658 gündür hapiste

YAZARLAR

İsveç Köftesi, Kürt Böreği

Bahadır Kaynak

Yekta Kopan’ın özrü, Gezi’nin sızlayan kemikleri…

Dağhan Irak

Akrep’te Ay Tutulması

Neslihan Kazdal

Buluşalım artık!

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Tekrardan kaçın ama sakınma!

Mustafa Dağıstanlı

Onca insan ‘sivil ölüme’ mahkûmken toplumda huzur olacaktı, öyle mi!

Murat Sevinç

Zafer Partisi nedir, kimin işine yarar?

Dağhan Irak

GÜNÜN 11’İ

Abdurrahman Yıldırım: ‘Mayısta sat ve tatile git yat’ eğilimi

Remzi Özdemir: Tarıma destek yerine betona tam destek veren bir iktidar

Barış Terkoğlu: Duyumu alan Kılıçdaroğlu, SADAT hamlesiyle iktidara mesaj verdi

Emre Bol: Fenerbahçe’de bazı oyuncular olmayınca makine bozuluyor

Hasan Basri Yalçın: Batı dünyasında topyekûn bütünleşme süreci

Aziz Çelik: TÜİK, TÜİK’e karşı

Mithat Fabian Sözmen: Özdağ futbol sahnesini de es geçmedi

Hakan Albayrak: İttifaktan hükümet çıkacağını ummak hayalcilik

Can Ataklı: SADAT fırsatı kaçırdığı gibi üstüne CHP genel başkanına saldırdı

İbrahim Kahveci: Nüfus artışımızı yabancılarla kapatıyoruz

Murat Muratoğlu: Uçakların boş gidip geleceğini birisi ona söylemeli

ABD İlaç Dairesi ilk kez onayladı: Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma yöntemi olarak külot

Los Angeles’ın Hollywood’u varsa Edirne’nin de ‘Ediwood’u var!

Machine Gun Kelly ödül törenine 30 bin dolar değerinde manikürle katıldı

Uzmanlar anlattı: Neden horlarız, nasıl önlenir

Öksüz kalan tilki yavruları korumaya alındı, ‘Sarıkız’ emzirdi

Kolunu kaptırdığı timsahla güreşerek canını kurtardı

Bozuk paraları hurdacıya satmak isteyenlere ‘suçüstü’

15 Mayıs’ta iklim için el ele

Ukrayna’da Eurovision sunucusunun bomba sığınağındaki sevinci gündem oldu

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi