• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

AKP niye kazandı, niye kazanır?

13/04/2014 09:00

mustafadomanicMUSTAFA DOMANİÇ

mustafa.domanic.diken@gmail.com

30 Mart yerel seçimlerinin sonuçları, AKP’nin oylarında düşüş bekleyen birçoğumuz için soğuk duş etkisi yarattı. Hevesimiz kursağımızda kaldı.


Hükümet, Fethullah Gülen Cemaati, muhalefet partileri ve dış güçlerin yoğun saldırısı altındaydı ve zayıf yerlerden çatırdamaya başladığı hissi veriyordu. Başbakan ve ailesinin kanunsuz işleri ayyuka çıkmış, korkuları ortalığa saçılmış, etraflarındaki dokunulmazlık duvarı paramparça olmuştu.

Tayyip Erdoğan, balkon konuşmasında halkı böyle selamlamıştı. (Ümit Bektaş / Reuters)

Tayyip Erdoğan, balkon konuşmasında ailesiyle birlikte halkı böyle selamlamıştı. (Ümit Bektaş / Reuters)

 

Mahalle kavgasını kazanmış bir ergen gibi

Seçim sonrası ailesiyle çıktığı o meşhur balkondan, mahalle kavgasını kazanmış bir ergen gibi konuşuyordu Erdoğan: “Ne oldu? Kaset siyasetiyle bizi yok edebileceğini sananlar, ne oldu? Millet size bir Osmanlı şamarı vurdu!”

1 Nisan itibariyle artık kimse kaset yayınlamıyordu. 1’inci raund, Erdoğan’ın kesin ve net galibiyetiyle bitti.

Nedeni basit

‘Millet’in (AKP’ye değil) Erdoğan’a oy veren kısmı, belli ki hevesi kursağında kalan bizler gibi düşünmüyor, yolsuzluğa inanmıyor, inansa bile umursamıyordu. Diktatörlükse zaten birçoğunun hoşuna giden bir kavramdı.

Bunu açıklamak için ekonomik, psikolojik, ideolojik ve demagojik birçok yorum ve analiz okudum. Hepsinin mutlak haklı olduğu yönler vardır fakat ben olayın çok daha basit olduğunu düşünüyorum.

Ülkemizin şeffaflık ortamında siyasi partilerin bildirmek zorunda olduğu rakamlara ne kadar güvenebiliriz bilemiyorum. Mesela AKP araştırma geliştirmeye 11 milyon harcarken CHP’de böyle bir kalem yok.

‘Gerçek’ rakamlarla durum daha da vahim

Rakamlar doğru olmasa bile, hangi partinin daha çok raporlanmayan kaynağı olduğuyla ilgili (tapeler sağolsun) fikirlerimiz olduğundan, tablo ancak daha çarpıcı hale gelecektir.

Partiler çalışan sayılarını açıklamıyor, dolayısıyla karşılaştırmak mümkün değil ama bildirilen harcamalara bakıp AKP’nin kabaca en yakın rakibinden dört beş kat geniş bir profesyonel kadroyla çalıştığını tahmin etmek zor değil.

Bunun yanında son 12 senede yaşanan kadrolaşmanın etkisiyle devlet memurlarının, özellikle Diyanet bünyesinde çalışanların çok büyük bir bölümünün AKP kadrosu olarak görev yaptığını unutmamak lazım. Diyanet’in her köyde, her kasabada bir çalışanı var. Sadece facebook üzerinden AKP yanlısı sayfaları gezip profillere baktığınızda inanılmaz yüksek oranda memurun bu sayfalarda aktif olduğunu görebilirsiniz.

Bunun da ötesinde AKP 7.5 milyon üyesi olduğunu açıkladı. CHP’nin açıkladığı rakamsa 1 milyon 35 bin civarında.

‘Paran olması ayrı şey’

“Şikayet etmiyor, CHP’yi değiştirmeye geliyoruz" sloganıyla sosyal medyada örgütlenen gençler bugün  CHP Genel Merkezi'ni 'işgal etti'. 'OccupyCHP' hareketine parti yönetimi tam destek verdi.

‘OccupyCHP’ sloganıyla sosyal medyada örgütlenen gençler CHP Genel Merkezi’ni ‘işgal etti’. “Şikayet etmiyor, CHP’yi değiştirmeye geliyoruz” diyen gençlere parti yönetimi tam destek verdi. (DHA)

Sandık gözlemcisi olarak görev yapan gönüllüler AKP kadrolarının sandık sandık oy hedefi olduğunu, sandıktan çıkacak oyu aşağı yukarı bildiğini, buna rağmen gün içinde, sayım sırasında, ilçe seçim kurulunda ve tüm yasal mercilerde rakiplerinin iki-üç katı kalabalık şekilde olduklarını gözleriyle gördü. Akşam ilçe seçim kuruluna yemek servisi yapan AKP aynı zamanda görevli memurlara ikramda bulunuyordu. Bir AKP’li gözlemci durumu gayet iyi özetlemişti: “Paran olması ayrı şey.”

AKP’nin yaratmış olduğu ekonomik çarktan beslenen, gelir transferinin doğru tarafında olan binlerce kişi ‘Parti‘ için kapı kapı dolaşırken insanların tanımadıkları gazetecilere inanmalarını, güvenmelerini beklemek saçma değil mi?

Ne siyaset yaptığından bağımsız…

Uzun lafın kısası, seçimlerde oy tahmini işine girişmeden önce takip edilmesi gereken metrikler olduğunu anlayıp o metrikler değişmeden çok heyecanlanmamak lazım.

Onlar hâlâ dini siyasete alet etmenin, kadrolaşmanın, devlet bütçesini parti bütçesi yapmanın CHP’nin centilmence tasarladığı çok partili sistem kurallarına uymamak olduğunu söyleyip, şikayet etme eğiliminde olacaktır. İşin gerçeği şu ki dünyanın hiçbir yerinde siyasetin kuralları centilmence değil. Türkiye’de de hiçbir zaman olmadı.

Eğer CHP iş çevrelerine gidemeyecekse, pamuk elleri o ceplere sokturup rekabet edemeyecekse bu oyunu izlemenin faydası yok çünkü sonu hep hüsran. Umarım işgalci kuvvetler bu mesajı iletebilirler.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Mustafa Domaniç

SON HABERLER

Putin İstanbul'a gelmiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yarın (15 Mayıs) İstanbul’daki barış müzakerelerine katılmayacak.

Türkiye Kupası Galatasaray'ın

Ziraat Türkiye Kupası finalinde Trabzonspor’u 3-0 yenen Galatasaray kupanın sahibi oldu. 

ABD, Türkiye'ye 305 milyon dolarlık füze satacak

ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’ye toplam 305 milyon dolarlık füze satışına onay verildiğini açıkladı.

İlk kez bir hastalığın toplam yükü çıkarıldı: RSV'nin maliyeti 24 milyar lira 

Türkiye’de ilk kez bir hastalığın toplam ekonomik yükü çıkarıldı. Özellikle bebeklerde ağır seyredebilen ve ölümlere yol açabilen respiratuar sinsityal virüsün (RSV) ülkeye toplam maliyeti yaklaşık 24,2 milyar lira. 

İstanbul'da suya yüzde 10 zam

İstanbul’da suya her ay yapılan Tüketici Fiyat Endeksi’yle (TÜFE) Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) oranındaki zam haricinde yüzde 10 zam geldi.

Hakkımda Mustafa Domaniç

Şikago Üniversitesi Ekonomi Bölümünden mezun olan Mustafa Domaniç sırasıyla Şikago, Londra, İstanbul ve Dubai’de finans sektörünün farklı alanlarında çalışmıştır. Halen banka ve diğer finansal kuruluşlara danışmanlık vermektedir. 2005 yılından beri çeşitli bloglarda siyaset ve ekonomi üzerine yazılar yazan Mustafa Domaniç, 2007-2008 yılları arasında Washington Post News Week editörlerinden Fareed Zakaria ve David Ignatius’un yönettiği PostGlobal platformunda panelist olarak yazılarını yayınlamıştır.

Partileri, devletleri, örgütleri, liderleri sevmek mi? İmkansız.
Bir büyük yolculuğa bir küçük davet

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 752 gündür hapiste

YAZARLAR

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

Silmek isteseler de silemezler

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

GÜNÜN 11’İ

Pınar Erişen: İnsanları 'elitist ve seçkinci' diye aşağılamak geri kalmış toplumların ortak hatası

Esfender Korkmaz: Hükümetin sıcak para sevdası geçmezse, ekonomik istikrar hiçbir zaman gelmeyecek

Mustafa Yalçıner: Ortadoğu'ya gezisine rağmen Türkiye'ye gelmiyor ve dışişleri bakanını yolluyor

Fatih Yaşlı: Lozan'la derdi olan diğer aktör Türkiye İslamcılığıdır

Alaattin Aktaş: Merkez Bankası'nın on günde 15 milyar net kayba uğradığını söylemek yanlış olmaz

Yusuf Ziya Cömert: Öcalan DEM'in başına mı geçecek?

Zeynep Aktaş: Altın ve döviz bazlı fonlar portföy dengesi sağlıyor

Recep Genel: Avrupa'da en çok gayrimenkul alan milletler arasında Türkler ön sıralarda

Çiğdem Toker: Şu ana kadar 'terörsüz Türkiye' kavramının demokratik değerleri içerdiğine dair bir emare göremedik

Elif Çakır: Hakikaten de Bahçeli sözünün eri çıktı

Öztin Akgüç: Yabancı sermayenin yararından çok sakıncaları

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×