ENGİN BAŞ
Çocukluğum ve ilk gençliğimde hep yaptıklarımla ünlü olma, konuşulma hayalleri kurardım. Bu hayallerin peşinden koşmayı bırakalı 20 yılı geçmişti ki bendeki cevheri IŞID gördü. Kendilerini tebrik ediyorum. Kısmet IŞID medyasınaymış.
Yaklaşık bir haftadır Japon rehineler ile ilgili gelişmeleri takip etmek için Urfa Akçakale hattında Japon devlet televizyonu NHK adına gelişmeleri takip ediyoruz.
Akçakale’de birçok figürün IŞİD’le organik bağı var

Fotoğraflar: Engin Baş
Akçakale sınır kapısı yabancı basın için bir kabus. Kimse gitmek istemiyor. Yerli basın zaten olmadığından klasman dışı. İlçenin birçok yabancı basın kuruluşunun ‘no go zone’ listesinde bulunmasının sebebi sadece Akçakale’nin büyük bir kısmının IŞID sempatizanı olmasından kaynaklanmıyor.
Akçakale’de birçok figürün aynı zamanda IŞID’le organik bağları da var. Kolaylıkla içeri girip çıkabiliyorlar. Bazı sabahlarda (misal bugün) IŞID kontrolünde bulunan Tel Abyad’dan gümrük kapısının 200 metre hizasından mal sokma sporuyla güne başlıyorlar.Basının kameraları oraya çevirip görüntü almasının ardından asker polis müdahale ediyor. Bunun üzerine kapının önündeki bir ağa “Yauv bu medya bizim işlerimizi bozacak şunlara girek, kırak şunları” diyor.
Defalarca yazılıp çizildiği için ‘yok artık’ diye gelip bir iki saat kalmadan geri dönen yabancı basın mensubu sayısı çok. Hiçbir meslekdaşı onlara ‘Vay korkak hemen gitti vs vs…’ diyerek söylenmiyor. Herkes Akçakale’de Suriye göçünden sonra kalanların çoğunun IŞİD’e en yakın Türkiye kasabası olduğu için kaldıklarının farkında.
IŞID istihbaratının elini kolunu sallayarak dolaşması koyuyor
Kenji Goto’nun salıverilmesini bekleyen Japon medyasını telefonla çekmek için tuhaf tipler geliyor. İçlerinden 17-19 yaşlarında ‘her şeyi yapmaya müsait görünümlü’ birine yaklaşıyorum. Bakıyorum ki telefonun whatsapp uygulamasından resimleri SuLoan diye bir Arap arkadaşıyla paylaşıyor.
Tam çevirmenimiz Ahmet’e ‘ne yapıyorsun’ diye sorduruyorum ki 66 PE 095 (buranın plakası değil) plakalı bir araç önlerinde duruyor. Aniden başka bir yerden çıkan başka bir çocuk koluna girerek arabaya biniyor ve üçlü hemen uzaklaşıyor. Yanlış anlaşılma olmasın olay MOBESE kamerasının olduğu gümrük kapısının tam 10 metre karşısındaki kavşakta oluyor. 15 dakika sonra IŞİD’e yakın sitelerde ve Twitter hesaplarında fotoğraflarımızı görüyorum ‘yabancı basın Japon Kenji Goto’yu bekliyor’ diye.
IŞID’ın sitesinde resmin çıkması değil ama IŞID istihbaratının elini kolunu sallayarak böyle dolaşması insana koyuyor tabi. Polisten genç arkadaşlara durumu anlatıyor, eşgal veriyor detaylı tarif ediyoruz. Yabancı basının tedirgin olduğunu belirtiyoruz. Hemen bir cevvallik; plakayı sormalar, alırız şöyle yaparız, en azından bilelim kimmiş şudur budur. Sonuç tısss… Çünkü onlarda biliyor IŞID Akçakale’nin gerçeği tek tek toplamayla bitmeyecek. (Bari fiyaskolara izin vermeseler)
Sosyal yaşam IŞID standartlarında
Savaştan sonra başlayan göçle birlikte Akçakale hareketli günler yaşamış. IŞID’ın başkenti Rakka’ya 100 km uzaklığı ve hemen karşısında IŞID’ın kalelerinden Tel Abyad’ın olması nedeniyle kasabada kalanlar ne hikmetse (!) IŞID’e toz kondurmuyor.
Yaz aylarında çok iyi Arapça konuşan bir batılı basın mensubu arkadaşım burada araştırma yaparken facebook hesabına IŞID’ın infaz ettiği gazetecilerin görüntüleri postalanmıştı. O günden beri neden bu tarafa gelmeye sıcak bakmadığını anlamak mümkün.
Akçakale’de özellikle gümrük kapısının olduğu taraflarda sosyal yaşam IŞID standartlarında. Bölge sokaklarda kadın görmek pek mümkün değil. Tek tük gördüklerimiz ise burka tipi çarşaflı. Kapıdan içeri geçmek için sıralananları da görmek mümkün. Hani kapı kapalıydı diye soracak olan varsa benim verecek cevabım yok.
Bir başka konu IŞID’ın kontrol ettiği bölgeye dönüşteki artış. İnsan gerçekten hayret etmiyor. Anlayabiliyorsunuz. Çünkü zaten yakın olan sosyal yaşantıyı burada yaşıyorlar. Tek fark Türkiye daha pahalı. O zaman neden burda kalsın ki.