Bir anlamda Davutoğlu, Millet İttifakı’nın önüne “Ortak aday” arayışından önce, “perspektif – vizyon tanımlaması” ihtiyacını koymaktadır. Bunu, bu ittifak içinde “muhafazakar temsil”in daha anlamlı hale gelmesi için istediği de düşünülebilir. Belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP’ye eklemlenme” söyleminin kitleleri etkileyeceğini düşünüyor. Bunu “siyasi” bir kaygı olarak okumak mümkün, muhafazakar- milliyetçi kitlelerle diğer toplum kesimlerinin derin fay hatlarıyla ayrışmasını Türkiye’nin geleceği için büyük risk olarak telakki ediyor olması mümkün.
Davutoğlu akademisyen iken siyasetçi olup, Başbakan iken partisinden ayrılıp, yeni bir parti kurmak gibi çetin işe soyunan bir sima. Partisinin henüz sınırlı bir toplumsal karşılığa ulaştığı görülüyor. Ancak onun da, DEVA lideri Babacan’ın da, Saadet lideri Karamollaoğlu’nun da bilinen ifadeyle söylersek “özgül ağırlıkları”nın şu anda görünen oy oranlarıyla sınırlı olmadığını söylemek mümkün. Bunu hem iktidar cenahı görüyor hem muhalefet cenahı. Bakalım Davutoğlu’nun bu çıkışı siyaseti nasıl hareketlendirecek?