Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünü değerlendirdiğim yazıda sivil mücadele yöntemi olarak El ele’yi de hatırladım. Birçok insan da Gandi’nin tuz yürüyüşünü ya da Mao’nun uzun yürüyüşünü hatırladı bu çerçevede.
Muhtevasına, amacına, mesajına katılırsınız katılmazsınız, ama bu tür sivil eylemlerin bir davayı anlatmak için kavgadan daha etkili olduğunda kuşku yok.
Bir CHP dosyası açıldığında “Günah” adına çok şey yazılabilir. Kılıçdaroğlu için de “Negatifler dosyası” hazırlamak zor değil. Ama şu ana kadar “Adalet yürüyüşü”nün sivil ve barışçıl boyutta kalması için azami titizlik gösterildiği de aşikar. Ya da şöyle söyleyelim: Gezi türü bir işin CHP’yi bir kere daha yerin dibine batıracağı bilindiği için titizleniliyor.
“Yürüyüş” başlıklı yazımda bu eylemin “CHP tabanından öte bir toplumsal birikime tekabül etme amacı taşıdığını” yazdım. Bu bir hamle, tutar tutmaz, inandırıcı bulunur bulunmaz, CHP günahları hatırlanır, üzeri çizilir vs…
Şunu söyleyeyim:
– Adalet arayışının Türkiye’de hep bir karşılığı olmuştur. Bugün de vardır.