Adalet Yürüyüşü’nün beklenenden çok daha büyük etki yarattığı bir ortamda, iktidarın dizginleri eline aldığı, ne olursa olsun kimseye göz açtırmayacağı işaretini vermek için, Büyükada ve ajan bahanelerinin kullanıldığını makul olarak düşünebiliriz. Bize dayatılan hayatın olağan akışına artık mükemmelen uyuyor bu.
İHOP’un sitesinde on insan hakkı kuruluşunun, 6 Temmuz’da yayımladıkları ortak açıklama son derece açık. Seminerin yapılmasına nasıl ve ne zaman karar verildiğini, içeriğini etraflı biçimde anlatıyor. “Gözaltına alınan arkadaşlarımızın insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi için gösterdikleri olumlu çabaların tanığıyız” diyerek, derhal serbest bırakılmalarını talep ediyor.
Evet, söz konusu seminere katılan ve bugün gözaltında olan kişilerin hepsi, Türkiye’nin uluslararası alanda tanınan insan hakları savunucularıdır. Hak savunusunu siyasal görüş, cinsiyet, millet, ırk, din, dil ayrımı gözetmeden, herkes için ve her yerde canla başla, fedakârca yürüttüklerine, sadece insan hakları örgütleri üyeleri, solcular, demokratlar değil, bugün iktidar koltuklarında oturan birçok kişi de şahittir. Bu sonuncuların bugün sergiledikleri sessizlik, topluma hâkim kılınmak istenen büyük korkunun ya da fırsatçı riyakârlığın en anlamlı göstergesi değil midir?