CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘sesinin kesilmesi yönünde bir arayış olduğunu’ söyledi.
Habertürk’te canlı yayında soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ‘Adalet Yürüyüşü’nün ardından Maltepe’de ‘güzel bir miting’ gerçekleştireceklerini, yürüyüşün burada biteceğini ifade etti.
“Bir partinin genel başkanı konuşuyor, bunun bir yolunu bulup sesini keselim” şeklinde bir arayış olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu tür şeylerden çekinmediğini kaydetti.
CHP lideri şöyle devam etti: “Biz ne söylüyorsak kamuoyu önünde gayet net söylüyoruz. Düşüncelerimiz neyse gayet açık söylüyoruz. Söz verdiysek sözümüzün arkasında dururuz. ‘Hakimler, savcılar seni de çağırır.’ Çağırsa ne olur? 138’nci madde hakimlere, savcılara talimat vermek pozisyonunda olanlar için getirilmiştir o madde. Ben yargıya nasıl talimat vereceğim?”
‘Parti kimliği olmadan…’
Kılıçdaroğlu, HDP’nin yürüyüşe katılma ihtimaline dair de şunları kaydetti: “Hiç kimsenin parti kimliğiyle katılmasını doğru bulmuyorum. Kim haksızlığına uğradığını düşünüyorsa, siyasi parti kimliği kullanmaksınız gelebilir.”
Yürüyüşte CHP bayrağı olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Ankara’daki Güvenpark’tan yola “Ben kişi olarak katılıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu olarak yürüyeceğim” dediğini, parti olarak yürüyeceklerini söylemediğini kaydetti.
CHP lideri, “Her partiden insan var. MHP, BBP, HDP, ÖDP, EMEP, DSP’den de var. Hiç kimsenin parti kimliğiyle katılmasını doğru bulmuyorum. Belki de bu yürüyüşün içinde Fethullah Gülen’e sempati duyan vardır. Kim haksızlığına uğradığını düşünüyorsa, siyasi parti kimliği kullanmaksınız gelebilir” diye konuştu.
‘Pes…’
Kılıçdaroğlu, “Yolları teröristler yürüsün diye yapmıyoruz” diyen Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’ye “O bakan bizi de terörist ilan edebilir. Bir sakıncası yok. Demokrasi kültürünü özümsememiş insanların demokrasiyi anlamaları mümkün değil. Yürüme hakkını bile bana lütuf olarak takdim ediyorlar. Pes. Sen kim oluyorsun, sen devlet misin? Ben yürürüm, yürürken suç işlediysem eyvallah. Benim yürümeme sen nasıl lütuf olarak anlatırsın. Demokrasi geleneğinden gelmeyen birisinin böyle bir suçlamayı yapması yürüyenlere karşı büyük bir talihsizlik” diye yanıt verdi.
Gülmen ve Özakça
‘Kontrollü darbe’ iddiasını yineleyen CHP lideri, darbe girişiminden sonra “Hangi önlemleri alacaksanız parlamentoya getirin” dediklerini, ancak iki iktidarın bunu yapmadığını söyledi.
“Açlık grevi yapan iki öğretmen var, ne ilgileri var ‘FETÖ’yle? Üç günlük er, eline silah dahi almamış, ne ilgisi var bunun ‘FETÖ’yle? Yüzlerce örnek verebilirim” diyen Kılıçdaroğlu, “Siyasetçiler suçluyu belirleyemezler. Biz suçlunun kim olup olmayacağını siyasete bıraktık. Savcı hemen iddianameyi hazırlıyor, hakim hemen kararını veriyor” dedi.
İktidarın 15 Temmuz’u araştırmak yerine kapatmayı tercih ettiğini öne süren CHP lideri, “Darbeyi en iyi bilen iki kişi parlamentoya gelip bilgi vermedi” dedi.
‘İki 15 Temmuz var’
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Ben ‘kontrollü darbe’ söylemini referandumdan çok önce kullandım. Sayın Başbakan Adil Öksüz olayı hakkında soruşturma açılmasını istedi. ‘Adil Öksüz’ün üzerindeki GPS cihazı hangi firmadan’ dedim. Adil Öksüz olayı her seferinde kapatılmak istendi. İki tane 15 Temmuz var. Sokağın 15 Temmuz’u ve sarayın 15 Temmuz’u. Darbe girişiminde bulunuldu, halk sokaklara çıktı ve darbe önlendi. Bu sokağın 15 Temmuz’u. Bir de sarayın 15 Temmuz’u var. Ben sorulardan yola çıkarak cevabı aramak istiyorum. O nedenle parlamento çok önemliydi. Gelip bilgi verselerdi çok önemliydi. Savcılar gerçekten serbest bırakılsaydı birçok boyut ortaya çıkacaktı.”
CHP lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanı… Darbe gecesini anlatıyor, ‘Üç ayrı yerde üç ayrı uçak tutuyorduk’ diyor. ‘Önceden haberiniz var’ demektir bu. Darbeyi öğrendiği zaman bu uçaklar hemen kalkıp gelebilir mi? Bilinmeyen çok şey var. Bizim talebimiz bu işi siyasal temelde değil, ülkenin geleceği açısından masaya yatırmakta fayda var.”
‘AYM Saray’a bakıyor’
Kılıçdaroğlu, Anasaya Mahkemesi’nin “Milletvekilleri tutuklanamaz” diye kararları olduğunu belirterek, “Bizim parti programımızda dokunulmazlıklara karşıyız. Düşüncemiz değişmedi. Ama yargının tarafsız olması gerektiğini biliyoruz. Bugün Anayasa Mahkemesi eski kararından vazgeçmese ‘Milletvekilleri tutuklanamaz’ diyecek. Ama aylardır karar veremiyor, niye, saraya bakıyor” diye konuştu.
‘Sözler tutulmadı’
CHP lideri, milletvekillerinin tutuklanmasının ardından Meclis başkanıyla görüştüğünü, kendisine “Ben bu konuda anayasa hukukçularından görüş alacağız” diye söz verdiğini belirterek, bu sözün yerine getirilmediğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun tutuklanması bardağı taşıran damla oldu. Meclis’in iradesi yok ki… Saray’a bakıyorlar. Yargı da öyle” dedi.
CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda iktidar partisi herhangi milletvekilinin dokunulmazlığını çoğunlukla kaldırabilir. O zaman niye anayasa değişikliği ile yapıldı referanduma hazırlık için yapıldı, biz de bu tuzağa düşmedik.”
‘Gülen cemaatini devletin içine yerleştiren kim?’
Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen ‘FETÖ’ eleştirilerine de şöyle yanıt verdi: “Kendi söylemlerine dikkat etmeliler. Bizim ve ‘FETÖ’nün sözlerini kıyaslayacaklarmış. Vallahi çok mutlu oluruz. Eleştirdiğimizde kıyameti koparıyorlardı ‘Hoca efendiye bunu nasıl söylersiniz’ diye. Kendi sözleri ile ‘FETÖ’nün sözleri arasında paralellik var. ‘Aynı menzil’ sözünü eden ben değilim ki, ‘aynı menzil’ lafını söyleyen onlar. Gülen cemaatini devlete yerleştiren kim, ben miyim? Bizim ve ‘FETÖ’nün söylemlerini karşılaştıracaklarmış. Çok ama çok mutlu olurum. Duyduğum en iyi haber. Vallahi çok mutlu olurum. Siz Gülen cemaatinden şikayet ediyorsunuz. Gülen cemaatini devletin içine yerleştiren kim? Bir kişi hâkim olacaksa, savcı olacaksa, kaymakam, vali olacaksa nereye gidiyordu? Önce Pensilvanya’dan izin alıyorlardı. Bunların tayinini kim yaptı? Keşke bir araştırma yapsalar da biz ne söylemişiz onlar söylemiş görsek.”
‘Hızlı yürüyorum’
Kılıçdaroğlu, yürüyüşün seyrine dair de şunları söyledi: “Doktor arkadaşlarımın önerisi var, tempoyu koruyun diye. Bazen dozu kaçırıyorum daha hızlı yürüyorum. Biraz daha yavaşlıyoruz uyarı üzerine sonra belli bir tempoda devam ediyoruz.”
Yürüyüşe katılanlar arasında ‘Evet’ kullananlar ve “AK Partiliyim ama destek veriyorum” diyenlerin de olduğunu savunan CHP lideri, “Dolayısıyla toplumun hemen hemen her kesiminden bir şekilde destek var. Eleştiri de var, protesto da var” dedi.