Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, hükümetin ekonomi politikalarında ‘kaydadeğer’ bir yer işgal eden inşaat sektörü için hayli önemli imar kanunuyla ilgili bir çalışma yürüttüklerini söyleyip, bunu da şöyle tanımladı: “Cillop gibi, eksiği olmayan, gediği olmayan bir imar kanunu üzerinde çalışıyoruz.”
Hangi ‘cillop’ gibi düzenleme?
Bursa’da konuşan Güllüce, imar planıyla ilgili nasıl bir çalışma içinde olduklarının detaylarını vermezken; hükümetin sıklıkla eleştiri aldığı konulardan biri ‘çevre duyarlılığı’ olmasına rağmen, “Çevreyle ilgili, genel değerlerimiz olduğunu, kültürümüzde olduğunu, dünyada 1972’lerde fark edilmişken, biz binlerce yıllık ahlakımızla bizde olan bir şeydir” dedi.
Güllüce’nin ‘cillop gibi’ olarak tanımladığı imar kanunundaki değişiklik yakın zamanda basına yansımış, bakanlığın İmar Kanunu’nda ruhsat verilme sürelerinde değişikliğe giderek, yapımıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararları olan binalara ruhsat vermenin önünü açacağı öne sürülmüştü.
Bu değişiklikle Atatürk Orman Çiftliği’nde mahkeme kararına rağmen yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı başta olmak üzere, Zeytinburnu’ndaki siluet bozucu 16/9 kuleleri ve Ataköy sahildeki binaların ruhsat krizlerinin aşılmasını sağlayacağı gündeme gelmişti.
Akıncı beyi Güllüce

Üçüncü havalimanı sahası Fotoğraf: DHA
Ankara’da açılışı yapılan bir analiz laboratuvarının kendisini çok gururlandırdığını söyleyen Güllüce, burada dikkat çekici bir benzetme de kullandı.
Güllüce, “Geçenlerde bir laboratuvar açılışı yapıyoruz, mühendis arkadaşlarımız, ‘Bundan dünyada 5 tane var’ dedi. Ben müthiş gurur duydum. Mesela, ‘Dünyanın en büyük havaalanı yapıyoruz’ dediğimde kendimi Viyana kapılarında akıncı beyi gibi hissediyorum. Müthiş bir şey bu” dedi.
Pazarlama problemi
Türkiye’de konut fazlası olduğu görüşüne de karşı çıkan doğru Güllüce, konut fazlası değil ‘pazarlama problemi’ olabileceğini söyledi.
Artık modern aile yapısına geçildiğini belirten Güllüce sözlerini şöyle sürdürdü: “Evlendiği gün yeni bir eve gidiyor. Nüfusu genç bir ülkeyiz. Bunun nasıl karşılanacağını aslında düşünmemiz lazım. Deprem kuşağı üstündeyiz. Binalarımızın çok önemli bir kısmı, 6,5 milyon diyorlar, bence daha fazla, analiz yaptırıyoruz, 81 ile gideceğiz. Böyle bir ülkede konut fazlası nasıl olur. Böylesine riskli yapısı da olan bir ülkede.”