ABD’de dolandırıcılık ve kara para aklama dahil dört suçlamayla tutuklanan Rıza Sarraf, Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit ismiydi.
17 Aralık soruşturmasını yürüten dönemin savcısı Celal Kara’nın, Sarraf’ın yanısıra dönemin bakanları Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında hazırladığı iddianamede yönelttiği suçlamalar ve istediği cezalar rüşvet odaklıydı.

Barış Güler ve Rıza Sarraf… Foto: DHA
Kara, Sarraf için rüşvet alıp vermeye karışmak ve altın kaçakçılığı suçlarından 37 yıla kadar hapis, Barış Güler hakkında rüşvet için kurulan suç örgütüne üyelikten 137 yıl hapis, Çağlayan için babasının 28 defa toplam 52 milyon dolarlık rüşvet almasına aracılık ettiği iddiasıyla 336 yıla kadar hapis cezası istemişti.
Ne var ki Türkiye’nin gündemine değiştiren soruşturma, kısa süre içinde Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümet tarafından tu kaka edildi. Çok geçmeden Kara dosyadan alındı. Bizzat Erdoğan defalarca soruşturmayı ‘darbe girişimi’ olarak niteledi.
Dava, Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi savcılarından Ekrem Aydıner’e teslim edilmiş Aydıner de iddianameyi bizzat kendisinin yeni baştan yazacağını söylemişti.
Tüm bu süreç sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Ekim 2014’te Sarraf, Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan ve dönemin Halk Bankası genel müdürü Süleyman Aslan dahil tüm şüpheliler hakkında takipsizlik kararı vermişti.
Kararın gerekçesi ise delillerin usulsüz toplanmasına, suç oluşmamasına, ortada örgüt yok bulunmamasına dayandırılmıştı.
25 Aralık da ‘sıfırlanmıştı’
Öncesinde, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan dahil bir dizi tanınmış ismin şüpheli listesinde yer aldığı 25 Aralık soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında da takipsizlik kararı verilmişti.