• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

95 bin dolara kadar parayla saadet oluyormuş; sonrası nasıl harcadığınıza bağlı

27/05/2020 22:03

DR. ZEYNEP SENA AĞIM
DR. VELİ VURAL USLU

Dışarı çıkma yasağı gelmiş. Hacı Sabancı boğazdaki fotoğrafına yorum yapan takipçisine çok zengin bir cevap veriyor: “Sakin ol champ.. evdeyim.” Biz iki fakir bilim insanı evlerimizde kuru kayısı yerken baya eğleniyoruz bu cevapla. Bir taraftan da içimiz rahatlıyor. Oh be, diyoruz. “Hacı Sabancı, Türk dizilerindeki zenginlerin trajedi, entrika ve mutsuzluk dolu hayatlarının aksine baya mutlu”, seviniyoruz. Yüksek dozda kuru kayısıdan olsa gerek kafamızda deli sorular beliriyor: Acaba para, Hacı Sabancı’ya mutluluk getirdi mi? Bu da soru mu demeyin, günlerce bu sorunun cevabını arıyoruz bilimsel makalelerde. Ve evet sevgili okurlar, açıklıyoruz: Parayla saadet oluyormuş. Ne miktarda paranın hangi şartlarda mutluluk getirdiği konusu ise çok ilginç.

Fotoğraf: Instagram

Öncelikle, daha çok paraya sahip olmak, daha fazla mutluluk getirmiyor. Bu konudaki en çarpıcı çalışmalardan bir tanesi, kazanılan para ile mutluluğun doğru orantılı olarak artıp artmadığını araştırmış. 2018’de ABD’de Sena’nın doktorasını aldığı Purdue Üniversitesi’nde yapılan araştırma, farklı ülkelerden ve kültürlerden 1 milyon 700 bin kişinin katıldığı bir anketi inceliyor. Araştırmacıların parayla mutluluğun artışının durduğunu buldukları miktar, ortalama 95 bin* dolarlık bir birikim. İnsanların kenarda (bankada, yastık altında, peynir tenekesinde vb.) sahip olduğu para 95 bin dolar olana kadar, mutlulukları banka cüzdanlarındaki miktar ile doğru orantılı olarak artıyor ve sonra bu artış duruyor. Örneğin, 80 bin doları olan kadın, 50 bini olandan daha mutlu bir hayat sürerken, 200 bin doları ya da 2 milyon doları olan adam ile 100 bini olan aşağı yukarı aynı zevki alarak sürdürüyorlar hayatlarını. Biz bu sonuçlara hayret ettik, umarız günün birinde şahsen deneyimleme imkânımız olur.


ABD’li Joe Cada, 21 yaşındayken katıldığı ilk profesyonel poker yarışmasından kazandığı 8.5 milyon dolar nakit parayla poz veriyor. (Fotoğraf: Reuters)

Sadece ne kadar para kazanıldığı değil, nasıl harcandığı da mutluluğu etkileyen en önemli nedenlerden biri olarak önümüze geliyor. Bu konuda değineceğimiz çalışma 2008 yılında meşhur Science dergisinde yayınlandığında çok ses getiren bir makale. Kanada’da bulunan British Columbia Üniversitesi’nden Elizabeth Dunn ve arkadaşları şöyle deney yapmışlar: Büyükçe bir deney grubundaki kişilerin kimisine 5, kimisine 20 dolar vermişler. Tabii ki iki grup da parayı aldığı için mutlu. Daha sonra bu grupları rastgele olarak ikiye ayırıp ya aldıkları parayı kendileri ya da sevdikleri için harcamalarını söylemiş, akabinde de bu harcamalardan ne kadar keyif aldıkları sormuşlar. Tahminlerin aksine, 20 doları kendileri için değil, başkaları için harcayanlar daha mutlu olduklarını belirtmiş. İşin daha da ilginci, 5 doları sevdiklerine harcayanların, 20 doları kazanıp kendine harcayanlardan çok daha mutlu oldukları bulunmuş. Kısacası para kazanmak mutlu eder, ama paranın miktarından çok, kiminle ve kimin için harcadığınız mutluluğunuz için daha önemli.

Fotoğraf: Reuters

Eğlenceli son bir çalışma da bir ürünü tüketirken ona harcadığımız para, o üründen aldığımız keyfi nasıl değiştiriyor sorusunun cevabını arıyor. Cem Yılmaz’ın 2007’de bir gösterisinde yaptığı efsanevi tespitlerden biridir bu: “Bedava izleyince gülmüyorlar bana, para verip bilet alınca daha çok gülüyor insanlar. Hatta karaborsadan fahiş fiyata bilet alanlar var ki onlar her şeye gülüyorlar.” Bundan bir yıl sonra, 2008 yılında, en meşhur bilim kurumlarından olan ve onlarca Nobel ödüllü insanı barındıran CalTech’te (ABD), Hilke Plassmann ve çalışma grubu dahiyane bir deney düzeneği kuruyor. İçinde aynı şarabı bulunduran iki şişenin her birine farklı fiyatlı etiketler yapıştırıyorlar. Sonra soruyorlar katılımcılara: “Hangisi daha güzeldi?” Etiketi gören kişi, şaraplar tıpatıp aynı olmasına rağmen, pahalı olanı daha lezzetli buluyor. Bazı insanlar vardır , anlamazlar konudan, ama sırf pahalı diye bir şeyin daha iyi olduğunu iddia ederler. İşte bu yüzden araştırmacılar, katılımcıların yalan mı söylediğini yoksa gerçekten ‘pahalı’ şaraptan biyolojik olarak daha mı çok zevk aldıklarını anlamak için, denekleri, beyin fonksiyonlarını ölçen fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) makinesine bağlıyor. Katılımcıların gözlerinin hemen arkasında yer alan ve zevk alma ile ilişkilendirilen medial orbitofrontal cortex bölgeleri, şaraplar aynı olmasına rağmen, etiketi pahalı olanı içerken daha etkin hale geliyor. Yani ne içtiğiniz değil, ne içtiğinizi sandığınız sizin mutluluğunuzu daha büyük ölçüde etkiliyor.

Para ve mutluluk, daha derin ve detaylı incelenmesi gereken kavramlar olsa da, iki bilim insanı olarak bizim çıkardığımız sonuçlar şunlar: Parasızlık mutsuzluğa neden olabilir, ama belli bir miktar paradan fazlası da daha mutlu etmez bizi. Unutmayın, bazen çok isteyip de gidemediğimiz yerler, yiyemediğimiz yemekler, elimizde zaten olanlardan ve ulaşabildiklerimizden daha çok keyif vermeyebilir. Sırf daha fazla para harcıyoruz diye keyif alıyoruz belki lüks tüketimden. Mutluluk için asıl olan, parayı sevdiklerimiz için harcamak. Bu sözlerimizi duyup da bizi de boğazda spora çağırırsan sevgili Hacı Sabancı, mutluluğuna mutluluk katarsın, diyor bilim. Aklında olsun.

Hepinize sevdiklerinizin yanı başınızda olduğu, banka hesabınızda onlarla harcayacağınız yeterli miktarda para biriktiği, mutlu, sağlıklı haftalar dileriz.

Almanya’dan ve ABD’den selamlar sevgiler. Sorularınız ya da boğazda spor davetleriniz için instagram’dan @senaagim ve @velivuraluslu hesabını kullanabilirsiniz.

*Bu değer farklı coğrafyalarda daha yüksek ya da daha alçak olabiliyor ama para-mutluluk grafiğinin şekli değişmiyor.

Kaynakça:

Jebb AT ve ark: Happiness, income satiation and turning points around the world. (2018) Nat Hum Behav.

Dunn E ve ark: Spending money on others promotes happiness (2008) Science

Plassmann H ve ark: Marketing actions can modulate neural representations of experienced pleasantness (2008) Proc Natl Acad Sci U S A

Kategori:Diken özel

SON HABERLER

İran'dan İsrail'e misilleme: Üç ölü 91 yaralı

İran, 13 Haziran saldırılarına karşı İsrail’e balistik füzelerle saldırıyor.

Altı saldırıda ölü sayısı üçe, yaralı sayısıysa 91’e yükseldi.

İsrail-İran gerilimiyle ilgili provokatif paylaşımlara soruşturma

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsrail-İran gerilimiyle ilgili provokatif paylaşımlara resen soruşturma başlatıldığını duyurdu.

Axios: ABD, İran füzelerinin savunulmasında İsrail'e yardım etti

İran’ın füze saldırılarının püskürtülmesinde ABD’nin İsrail’e destek verdiği öne sürüldü.

Netanyahu, İran halkını rejime karşı ayaklanmaya çağırdı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “İran halkının özgürlükleri için zalim ve baskıcı rejime karşı ayağa kalkmasının zamanı gelmiştir” dedi.

Atom Enerjisi Ajansı: İran'daki Natanz nükleer tesisinde sızıntı var

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) İsrail’in hedef aldığı İran’ın Natanz nükleer tesisinde sızıntı olduğunu bildirdi.

Sosyolog Küçük: Orta sınıf küçülüyor, iki ulus oluyoruz
10 Nisan'da kısıtlama öncesi yaşananların etkisini neden görmüyoruz?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 783 gündür hapiste

YAZARLAR

Dere Sokak Üçlemesi, 'Körfez'le sona eriyor

Behzat Şahin

Yanlış 'tarafında' bu ısrar acep nedendir?

Mustafa Dağıstanlı

Mutluluk pazarlama

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Eşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi

Murat Sevinç

Bağıran lüks, suskun zarafet

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Halayda kiminlesin?

Ayhan Tinin

İlhan Şeşen'i üne kavuşturan aşkı: Bir adam, iki kadın ve 'ellerimde çiçekler'

Meşerret Şerbetçi

GÜNÜN 11’İ

Ayşe Yıldırım: AKP'lilerin Kılıçdaroğlu sevdasının adını net koyalım; Özgür Özel korkusu…

Onur Çanakçı: Sayın Şimşek gerçekten kötü gün 19 Mart mıydı?

Akif Beki: Asıl hedefin Türkiye olduğuna gerçekten inanıyorsanız ne yapacağınız belli

Yusuf Karadaş: İsrail ve ABD emperyalizminin derdi İran'ın nükleer programından ibaret değildir

Mehmet Ali Güller: Bölge ülkeleri tarihi bir tutum alma kararıyla karşı karşıya

Murat Ağırel: Ferdi Zeyrek kazadan iki gün önce bana belediyedeki yolsuzlukları anlattı

Recep Genel: 'Karın tokluğuna çalışıyoruz' bile diyemeyecek haldeyiz

Fehmi Koru: Sınırlarımızda yeni bir savaş çıkabilir…

Abbas Güçlü: Gençlerimiz mutsuz hem de çok mutsuz

Fikret Başkaya: Bireyler borçlu, aileler borçlu, belediyeler borçlu, şirketler borçlu, devletler borçlu…

Esfender Korkmaz: Türkiye yüksek teknoloji üretmezse, dış açıklardan kurtulamaz

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×