MESUDE ERŞAN
@mesudersan
[email protected]
İstanbul Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO) adına çelenk bırakmak isteyen hekimleri polis engelledi. 90 yaşındaki doktor Erdinç Köksal, arbedede yere düştü ve beyaz önlüğü çamurlandı. Dr. Köksal, “Akla ziyan bir olay. Beyaz önlüklü hekimlerin böyle itilip kakılmasını rüyamda görsem inanmazdım” dedi.

İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, oda yönetim kurulu üyeleri ve hekimlerden oluşan bir grup, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Cumhuriyet Anıtı’na iki çelenk bırakmak istedi. Ancak alandaki polisler, kaymakamlığın izin vermediğini söyleyerek hekimleri barikatlardan geçirmedi ve anıta yaklaştırmadı. Hekimler her yıl düzenlenene töreni tekrarlamakta ısrar edince polislerle itişti.
Gruptakilerden biri de TTB Emekli Hekimler Kolu ve İTO Emekli Hekimler Komisyonu başkanı, 62 yıllık doktor Erdinç Köksal’dı. Bir buçuk yıl önce ağır geçirdiği Covid-19’un ardından kalp kaslarında yetersizlik gelişen Köksal’a, iki ay önce kalp pili takılmıştı. 15 günde bir EKG çektiren, hekiminin merdiven çıkmayı, yokuş tırmanmayı yasakladığı Köksal, tüm riskleri göze alarak çok sevdiği mesleğinin bayramını alanda, meslektaşlarıyla kutlamak istemişti.
‘İşgalciler bile 14 Mart’a engel olmamıştı‘
Polislerin hekimleri ittiği sırada yere düşen Dr. Köksal’a ulaştık.
Mesleği için mücadele etmeyi sürdüren Köksal, itildiği için ayağının kaydığını ve kendini yerde bulduğunu anlattı: “Karşımızdaki genç polislere, ‘Ananızı, babanızı tedavi eden, sizin doğumunuzu yaptıran biziz. Bizden zarar gelmez. Niçin engellemeye çalışıyorsunuz?’ diye bağırdım. İstanbul’u işgal eden İngilizler bile tıp talebelerinin Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye büyük Türk bayrağı asarak 14 Mart’ı kutlamasını engellememiş. Biz onların torunlarıyız ve mücadeleye devam ediyoruz.”

‘Büyük gerginlik yaşadıklarını’ belirten kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Köksal, şunları söyledi: “Belli bir yaşa gelmiş, yıllarca emek vermiş biz beyaz gömlekli hekimlerin, itilip kakılması, Atatürk’e çelenk bırakmamızın engellenmesini aklım almıyor. 62 yıldır ilk kez böyle bir olay yaşıyorum. Her 14 Mart’da o anıta çelenk koyarız.”
‘Hekimler ilk kez bu kadar değersizleştirildi‘
Ölüm döşeğindeki Mustafa Kemal Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” dediğini hatırlatan Köksal, şöyle devam etti: “Bize güvenen Atamıza şükran duygumuzu ifade etmek için çiçek bırakıyoruz. Benim beyaz önlüğüme sıçrayan Taksim’in çamuru değil aslında. ‘Giderlerse gitsinler’ diyerek Ankara’dan seslenenlere güvenenlerin çamuru bu. 62 yıldır ilk kez hekimlerin bu kadar değersizleştirildiğine tanık oluyorum.”
Hekimlerin kötü koşullarda sağlık hizmeti vermeyi, dayatmaları, uğradıkları şiddeti ve şiddeti cezasız bırakan yargı sistemini yerdiğini söyleyen 90 yaşındaki doktor şunları söyledi: “Siyasetçilerden cesaret alanlar, polikliniklerde ‘Beni çok beklettin’, ‘MR çektirmedin’, ‘İstediğim ilacı yazmadın’ diyerek hekimlere şiddet uyguluyor. Bunların son bulması ve bizi yönetenlerin özellikle hekim olan sağlık bakanının hakkımızı, hukukumuzu koruması lazım. Bu ipe sapa gelmez, ne olduğu belli olmayan, sözüm ona yasak savan bir mektupla olmaz. 180 bin hekimin temsilcisi TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı sorunlarımızı dile getirmek için Bakan Koca’dan randevu istiyor. Cevap bile verilmiyor. Bu bile hekimleri ne kadar kaale aldıklarını gösteriyor.”

“Kalbiniz kırıldı mı?” sorusuna karşılık Köksal hiç düşünmeden, “Kalp kırıklığım yok benim. Bugün liseyi bitirsem yine hekimliği seçerdim. Mesleğimle iftihar ediyorum. Yine dünyaya gelsem, yine hekimliği seçerim” diye yanıt verdi.
‘Hiçbir yere gitmiyoruz‘
Bugün ve yarın g(ö)reve giden hekimler ve sağlık çalışanları İstanbul’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bahçesinde buluştu. Kalabalık, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz” sloganları attı.
Asistan hekim: Yola bizimle devam edemezsiniz
Asistan hekim Dr. Tahsin Çınar şunları söyledi: “Sağlık bakanı geçtiğimiz gün bir mektup göndermiş. Mektubu defalarca okudum fakat ne demek istediğini açıkçası anlayamadım. Lafı evelemiş gevelemiş sonunda grev yapıp hastaları mağdur etmeyin demeye getirmiş. Bizi buna siz mecbur ettiniz sayın Bakan, ve inanın şartlar düzelene kadar mücadele etmekten bir adım geri atmayacağız. Çünkü sizin düzeniniz sadece bizi değil hastaları da mağdur ediyor. Biz hastalarımızın sağlığı için de buradayız.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözlerini hatırlatan Çınar, şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve 1’inci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’ sözünden ‘Giderlerse gitsinler’ sözüne evrilişimiz nasıl bir yıkımla karşı karşıya kaldığımızı göstermiyor mu?
Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklama bizler açısından şaşırtıcı olmamıştır. Çalışma şartlarımızda hiçbir düzenleme yapılmaması ve iktidar tarihi boyunca hakkımızda söylenen sözler, iktidarın hekimlere bakış açısını fazlasıyla açığa çıkarmıştır. Birliğimizin yıllardır karşısında durduğu sağlıkta dönüşüm projesinin getirdiği yıkımı biz asistan hekimlerin ve genç mezun hekimlerin üzerinden çözüleceği sözleri hayalden öteye gidemez. Çözüm arayışında genç hekimleri köle, sistemin krizine karşı istihdam olarak gören cumhurbaşkanının asistanlık hakkında bilgisi olmadığı açıktır. Bizler, olduğumuz kurumlarda eğitim almak için varız, hekim açığını kapatmak için değil. Bu açıklama bugün yurtdışına en çok gidenlerin ise yeni mezun ya da asistan hekimlerin olduğundan bihaber yapılmıştır.
Eylemlerin salt ekonomik olduğu iddiası ekim ayından itibaren içinde olduğumuz eylem sürecinde yurttaşların verdiği destek, hastalarımız ile yan yana sağlığın krizini açığa koyuşumuzdan duyulan rahatsızlıktandır. Ayrıca içinde bulunduğumuz ekonomik krizde her meslek grubunun geçinme sorunu varken, bizzat cumhurbaşkanı tarafından yoksulluk sınırı altında olan gelir gerçekliğimiz dillendirilmişken, emeğimizin karşılığı olan insanca yaşanabilir ücret talep etmekte bir beis göremiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar ‘Asistan doktorlarımızla biz bu yola devam ederiz’ dese de hocalarımızın, uzmanlarımızın bir bir kamudan istifa ettiği, kışkırttığınız sağlık talebine yanıt olmaya çalışmaktan eğitim alamadığımız, 36 saat sonrasında yaşamlarımızdan olduğumuz, hem işyerlerinde hem de ekranlarda sağlıkta şiddete maruz kaldığımız bir ortamda yola bizimle devam edemezsiniz. Bozuk yolda yürüyemeyiz. Ancak bizler bu topraklarda hekimlik yapmak için beyaz önlüğü giyenler, hiçbir yere gitmiyoruz, buradayız, bu yolu düzeltmeye, mesleki onurumuzla, halk sağlığını önceleyen bir sağlık sistemi için mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız.”
‘Yarın da buradayız‘
Sağlık örgütlerini temsilen İTO Başkanı Pınar Saip konuştu: “Toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri ne bizim emeğimizi ne de toplumun sağlığını umursamaktadır. Ancak iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya gelince ise hiçbir sınır tanımamaktadır. Salgın döneminde dahi bu anlayıştan vazgeçmemişlerdir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sisteminin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmiş; bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere gidiyorlarsa gitsinler demişlerdir.
Öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz: Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan salgın yönetiminize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık; önceden de olduğu gibi yarın da burada olacağız.
Bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; ‘Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz’ diyerek bizi değersizleştirenlere karşı emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık G(ö)rev zamanıdır.”