SANEM GÜVEN
Yönetmen Martin Scorsese’ın Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci gibi efsane oyuncularla çektiği 209 dakikalık yeni filmi ‘The Irishman’, bugünden itibaren Netflix’te izlenebilir. ‘The Irishman’le ilgili merak edilen sorulara dair bir liste hazırladık. İşte 9 soruda tüm detaylarıyla ‘The Irishman’. Üstelik spoiler (sürpriz bozan) yok!
1. ‘Dahi’ yönetmeni kim?
Martin Scorsese’nin filmografisinde Taksi Şöförü, Sıkı Dostlar, Kızgın Boğa, Köstebek, Masumiyet Çağı, Casino, Zindan Adası, Para Avcısı , New York Çeteleri, Göklerin Hakimi ve Hugo gibi filmler var. New York’da doğdu ancak ailesi Sicilyalıydı. Scorsese astımlı bir çocuktu. Ağabeyi ve ailesi spor yapamayan Martin’i bol bol sinemaya götürdü. O da erken yaşta ‘sinefil’, sonrasında da büyük bir yönetmen oldu.
2. ‘Efsanevi kadro’da kimler var?
Robert De Niro, filmde ‘Frank Sheeran’ rolünü canlandırıyor. Scorsese’nin ‘favori oyuncusu’ ve yakın arkadaşı olan De Niro, dokuz filmle yönetmenle birlikte çalıştı. 76 yaşındaki oyuncuyu son olarak ‘Joker’ filminde izlemiştik.
Filmdeki bir diğer isim de Joe Pesci. ‘Russell Bufalino’ rolünü canlandıran oyuncu, en son 2010 yılında bir filmde görünmüştü. Bu filmle yeniden dönmesini 50’den fazla “Hayır” cevabını kabul etmeyerek sormakta ısrar eden Robert De Niro’ya borçluyuz. Joe Pesci, benzersiz ses tonuyla küçük bir dev oyuncu. O da 76 yaşında.
‘Jimmy Hoffa’yı canlandıran Al Pacino, ilk kez bir Scorsese filminde yer alıyor. ‘Baba’ aktör, 79 yaşında. Scorsese, Al Pacino’yu Robert De Niro’ya sorduğunda, “Rahat ol. Bizim Al işte!” gibi bir şey söylemiş.
Filmin kadrosu saymakla bitmez: Harvey Keitel, Ray Romano, Anna Paquin…
3. Konusu ne?
The Irishman, bir mafya tetikçisi olan Frank Sheeran’ın hayatına ve arka planda ABD’de kol gezen organize suç tarihine odaklanıyor. II. Dünya Savaşı’nda görev alan eski bir asker olan Frank Sheeran, New York’un beş büyük mafya ailesinden biri olan Russell Bufalino için pek çok cinayet işliyor, dolandırıcılık yapıyor. Film hem ‘İrlandalı’ (The Irishman) lakaplı Frank Sheeran’ın hayatından kesitler sunuyor, hem de Amerikan tarihinin en gizemli suç olaylarından biri olan işçi lideri Jimmy Hoffa’nın ortadan kayboluşuna değiniyor.
4. ‘Mafya tetikçisi’ ve ‘işçi lideri’ kim?
Mafya tetikçisi ‘İrlandalı’ Sheeran, 1920 yılında doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği ‘büyük buhran’ yıllarında parasızlık içinde iş kovalamakla geçti. 1955 yılında Russell Bufalino’yla tanışan Sheeran, diğer büyük ailelerin gelip akıl danıştığı bu adamın arkadaşı olmakla gurur duyduğunu saklamaz. 25 kadar insanın ölümünden sorumlu olan Sheeran, eski ABD başkanı John F. Kennedy suikastine de yardımcı olduğunu itiraf etmişti.
‘Bir zamanlar Beatles kadar ünlü’ olan işçi lideri Jimmy Hoffa, 1930’lu yıllarda, Amerika ekonomik buhranı yaşarken Teamsters Sendikası’nı kurmuştu. Hoffa’nın 1955-1965 yıllarında Elvis Presley, 1965-1975 yıllarında da Beatles kadar ünlü olduğu söyleniyor. Mafya ile yakın ilişkileri olmuş, 1975 yılında ortadan kaybolmuş, kendisinden bir daha haber alınamamış.
5. Mafya jargonundaki ‘Evleri boyadığını duydum’ ne anlama geliyor?
Filmin hikayesine göre, Jimmy Hoffa henüz hiç karşı karşıya gelmediği Frank Sheeran’ı telefonla arar ve aralarında şöyle bir konuşma geçer:
Hoffa: Telefonda da olsa tanıştığıma memnun oldum. Evleri boyadığını duydum.
Sheeran: Doğrudur. Kendi marangozluğumu da yaparım.
‘Evleri boyamak’, mafya jargonunda silahla vurulan kişiden sıçrayan kanın duvarları ve zemini ‘boyaması’ndan türemiş. Marangozluk işleri ise tabut yapmaya işaret ediyor… Yani cesetten kurtulma, cinayet yerini temizleme anlamında kullanılıyor.
6. Hangi kitap ilham verdi?
The Irishman’ın ilham aldığı kitap, “I Heard You Paint Houses: Frank ‘The Irishman’ Sheeran and the Closing Case of Jimmy Hoffa” adını taşıyor.
Kitabın yazarı, eski savcı Charles Brandt. Kitap, savcının Frank Sheeran ile beş yıl boyunca yaptığı röportajların sonrasında hazırlanmış.
7. Hangi teknoloji kullanıldı?
CGI, yani ‘computer-generated imagery’ teknolojisiyle Robert De Niro ya da Al Pacino’nun gençlik yıllarını canlandıracak genç aktörler bulmaya veya ağır makyaja gerek kalmadı. Yeterince para harcadığınız takdirde CGI bu sorunu çözüyor. Robert De Niro bir söyleşisinde “Sonuçtan memnunum” diye şaka yapıyor: “Bu teknoloji kariyerime bir otuz yıl eklemiş olabilir.”
8. Netflix bu işin neresinde?
Martin Scorsese, katıldığı bir talk-show programında, bu proje için kendilerine sadece Netflix’in para verdiğini, bu sayede filmi yapabildiklerini söyledi. Netflix, Oscar şansı olması için filmi Amerika’da sinema salonlarında gösterime soktu, ayrıca Broadway’deki tarihi Belasco tiyatrosuyla 1 Aralık’a kadar filmi göstermeleri için anlaştı. Bunun için gereken ekipmanı da Netflix sağlayacak. Böylece 112 yıllık tarihinde, ilk kez Belasco’da bir sinema filmi gösterilmiş olacak.
9. Dünya basını ne dedi?
ABD ve Britanya’nın önde gelen yayınları, film için övgü dolu yazılar yayınladı. Bazıları şöyle:
The Guardian: Sıkı Dostlar’dan bu yana Martin Scorsese’ın en iyi filmi. Şiddet, ihanet ve duygusal iflasla ilgili olağanüstü oynanmış, harika çekilmiş bir başyapıt.
The NY Times: Bu Scorsese’ın suç dünyasına ilişkin en az duygusal filmi ancak tam da bu nedenle en dokunaklısı. Gençleştirme teknolojisini izlemeye alışmak biraz zaman alsa da sizi filmden koparmıyor. De Niro ile Pesci’yi karşılıklı izleyince sanatın gücüne inanıyorsunuz.
Vanity Fair: Scorsese hayattaki yalnızlığımızı ve küçücük oluşumuzu çok güzel anlatmış.
Rolling Stones: De Niro, Pacino ve Pesci, kariyerlerinin tepe noktasına anılar, cinayet ve mafya hakkındaki bu mükemmel suç draması ile ulaşıyor.