BURCU KARAKAŞ
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 10 Ekim 2015’te Ankara’daki barış mitinginde gerçekleşen ve 102 kişinin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin hazırladığı raporda, polisin müdahalesiyle olay yeri yönetiminin yapılamamasının daha fazla kişinin ölümüne neden olduğu belirtildi.
Polisin olay yerine müdahalesi konusunda sağlık çalışanlarının tanıklıklarından bazıları şöyle sıralandı:
* “Sağlıkçılar ve ben ancak gaz bulutu dağılıp nefes alabilir hale geldikten sonra tekrar yaralılara müdahale etmeye devam edebildik.”
* “Gaz fişeği ve silah atıldığı esnada, o bölgede onlarca ciddi hayati risk taşıyan ve belki de bu gazdan dolayı ölen onlarca yaralı vardı. Söz konusu olay bir hekim olarak benim oradaki yaralılara müdahale etmemi engellemiştir.”
* “Yaralıların olduğu yere koştuğumda beş ile on arası silah sesi duydum. Daha sonra Tren Garı yönünden polislerin geldiğini, insanları coplayarak ilerlediğini gördüm.”
* “Yoğun gaz sebebiyle ağzımı eşarbımla sardım ancak yine de nefes alamaz hale geldim. CPR yapmak üzere olduğum yaralıyı dahi göremez hale geldim. Yoğun gazın ortasından 3- 5 metre uzaklaştım. Gaz hafifçe dağıldıktan hemen sonra tekrar yaralının başına döndüm, CPR yaptım ancak her şey için çok geçti, yaralıyı kaybettik.”

Fotoğraf: Reuters
‘Uzun süreli ruhsal bozukluklar yaşanabilir’
Raporda ayrıca, saldırının yarattığı travmaya ilişkin psikiyatri görüşü de yer aldı.
Travma sonrası stres bozukluğu başta olmak üzere oluşabilecek ruhsal rahatsızlıklar hakkında, “Kitlesel saldırılar ve çatışma ortamının ruhsal etkileri kuşaklar boyunca aktarılabilir, süreklilik gösterebilir. Savaştan sonra ortaya çıkan uzun süreli en yaygın sağlık sorunlarından biri de ruhsal hastalıklardır. Kitlesel saldırılar ve patlamalara doğrudan veya dolaylı maruz kalan insanlarda farklı ruhsal bozukluklar ortaya çıkabilir. Bu zorluklar ilk bir ay içinde düzelebileceği gibi sıklıkla uzun süreli sorunlar da yaşanabilir. Sergilenebilecek ruhsal hastalıklar; en sık travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olmak üzere, depresyon, farklı kaygı bozuklukları, dissosiasyon ve bedensel bozukluklar olabilir” denildi.
‘Gaz fişeği ilk yardım çalışmalarını durdurdu’
Raporun sonuç ve öneriler bölümünde ise olay yeri yönetiminde yaşanan sıkıntıların kayıpların artmasına neden olduğu belirterek, şu hususlar dile getirildi:
* “Atılan gaz fişeği, ilk yardım çalışmalarının durmasına neden olmuştur. Güvenlik güçlerince gaz fişeği atılması nedeniyle yaralıların kurtarılmasında hayati süre olan ilk 15 dakika içerisinde kurtarılabilecek yaralılara alanda bulunan birçok hekim ve sağlıkçı ilk yardım yapmaya başlamışken kesintiye uğramış, müdahale edilememiştir.”
* “Polis müdahalesi alana ambulansların ulaşmasını engellemiştir. Bu engelleme kayıp düzeyini arttıran bir unsurdur.”
* “Hekimlerin tanıklıkları 112 Acil ve İlk Yardım ekiplerinin triaj ve olay yeri yönetimi konusunda organize olduklarına dair bir gözlem içermemektedir. Bunun nedenlerinin ciddi biçimde sorgulanması gerekmektedir. Polis müdahalesi ve alana gaz atılmasının Sağlık Bakanlığı’nın olay yeri tıbbi müdahale sürecini yönetememe halinde ne ölçü- de payı olduğu irdelenmeli ve incelenmelidir.”
* “Sağlık hizmeti açısından olay yeri yönetiminin yapılamaması kayıpları arttıran bir unsur olmuştur. Birçok hastanede ve 112 hizmetlerinde yürütüldüğünü bildiğimiz eğitimlerde üzerinde durulan bu konuda yaşananlar, başta Hastane Afet Planları ve 112 eğitimleri olmak üzere eğitim programlarının etkinliğini ve ilgili kurumların ‘yönetim’ zafiyetini göstermektedir.”