• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Yılın ilk bebek ve ilk cenazesi ortadayken Erdoğan’ı kim ciddiye alır?

05/01/2015 20:10

 

FrederikeFREDERIKE GEERDINK

[email protected]

Yeni yılın ilk günü öğle vaktinde yüzlerce insan İstanbul’da bir cemevinde toplandı. Arkadaşları ve yoldaşları Lütfü Taş’ı son yolculuğuna uğurlamak için oradaydılar.

Reklam

Taş 2014’ün son günü Diyarbakır Hapishanesi’nde hayata gözlerini yummuştu. Senelerdir hastaydı, ne var ki son günlerini hapishane dışında, sevdikleriyle birlikte geçirebilmesi için onca talebe rağmen devlet oralı bile olmamıştı.

Taş 2009’da ‘barış grubu’ denen insanlardan biri olarak Kandil Dağı’ndan gelip Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra hapse atılmıştı. Grup, yeni başlamış ‘Kürt açılımı’na destek amacıyla Kandil Dağı ve Mahmur Kampı’ndan gelenlerden oluşuyordu. Habur’da sadece binlerce Kürt tarafından alkışlarla karşılanmamış, hükümet tarafından da buyur edilmişlerdi.

Vizyon ve cesaret meselesi

O günlere ait haberlere bir göz attım. O zamanki içişleri bakanı Beşir Atalay, “İlk gelen grubun 100-150 kişiye varmasını bekliyoruz. Bir çözüme doğru iyi bir planla ilerliyoruz” demiş. O zamanki başbakan Tayyip Erdoğan da grup toplantısında, “Dağlardaki, Mahmur Kampı’ndaki, Avrupa’dakilere yeniden sesleniyorum. Vakit kaybetmeden ülkenize dönün” demiş.

Reklam

Haziran 2010’da bu gruptan bazı kişiler tutuklandı. Tabii hesapta bu yoktu. Türk halkı grubun Türkiye’ye girdiği Habur sınır kapısındaki tezahürat karşısında beklenenden daha sert tepki verince devlet açılımda geri adım attı.

Bugün birçokları Habur sınır kapısındaki zafer havasın Kürt hareketi adına bir hata olarak değerlendiriyor. Ama bence bu, Türk hükümetinin vizyon eksikliğini, en azından o dönemde o vizyonun arkasında duracak cesareti bulunmadığını göstermişti. Kürt sorununa çözmek üzere yola çıkıyorsanız, Kürt hareketinin ve taleplerinin daha görünür bir hale geleceğini hesap etmemiş olamazsınız.

İlk cenaze

Her neyse, ‘barış grubu’nun bazı üyeleri hapse atılmadan Kandil’e ve Mahmur’a geri kaçtı. Geri kalanlar kendini mahkemede buldu. Lütfü Taş, muhtemelen sağlık durumundan ötürü Kandil’e dönmedi. Yargılandı ama durumu ağır olduğu için duruşmaların hepsine katılamadı.

Ve şimdi aramızdan ayrıldı. Kandil’deki yoldaşlarından da, ailesinden ve Türkiye’deki sevdikerinden de uzakta.

Taş’ınki herhalde Türkiye’de 2015’in ilk cenazesi değildi. Ama bana göre öyle… Çünkü her şeyden önemlisi,  Taş’ın başına gelenler barış sürecini simgeliyor ve ne yazık ki sürecin bu yılki akıbetine dair bir işaret:  Her ne kadar eninde sonunda barış isteyenler kazanacaksa da kısa vadede daha katlanılması gereken fedakarlıklar var.

Ve ilk bebek

Gidişat, ‘2015’in ilk doğan bebeği’ne bakınca daha da netleşiyor. O da gerçekte bu topraklarda bu yıl doğan ilk bebek değildi tabii ki ama  Sağlık Bakanı’nın ziyaretine ve hükümetin yılın ilk günü vermek istediği mesaja uygun bir bebekti.

Şirin mi şirin Meryem Azra, İstanbul’un Zeytinburnu semtinde muhafakazar bir işçi sınıfı mahallesindeki hastanede koyu dindar bir ailenin üçüncü evladı olarak dünyaya gelmişti.

Tam da hükümetin gönlüne göreydi tablo: Çalışmayan bir anne, Erdoğan’ın en az üç çocuk çağrısına uyan bir çift ve çocuklarını muhafakazar İslami değerler doğrultusunda yetiştirecek bir aile.

Mesaj gözdan kaçmasın diye Sağlık Bakanı, kadınların annelikten başka bir kariyer düşünmemeleri gerektiğini eklemeyi de ihmal etmedi.

180 derece zıt

Buyrun bakalım. Hükümet yeniden muhafazakar politikasına vurgu yapıyordu. Öyle bir politika ki dini muhafazakarlığın ve kadın haklarının pervasızca inkarının tam tersini temsil eden PKK ve Kürt haraketiyle bir barış anlaşmasına varılması için gerekli politikaya 180 derece zıt.

Erdoğan, 2015’te yoğunlaşacağı konulardan birinin Kürt sorununun çözümü olacağını söyledi. Ama, yılın ilk cenazasi ve ilk bebeğinin acı biçimde açık ettiği üzere, bu lafın pek de ciddiye alınacak bir tarafı yok.

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Frederike Geerdink

SON HABERLER

Grev haktır…

Hayatımızda hiçbir şey değiştirmeyen eylemin, eylem niteliği ve eylemciye yararı yok…

Corona virüsü varyantlarına karşı büyük yarış

Aşılamada eşitlik gözetilmezse ve geç kalınırsa farklı varyantların neden olduğu pandemiler eş zamanlı yaşanmaya başlanabilir…

Bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm

Hem Erdoğan’ın ve onun siyaset anlayışının ülkede yarattığı tahribattan şikayet edip hem de bu siyaset anlayışının asıl kurucu lideri, Erdoğan’ın da hocası olan Erbakan’a övgüler düzmek bana göre hem samimiyet sorunu taşıyor hem de ülkedeki asıl sorunun görülmesini engelliyor.

Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacı

Yeni anayasa, devletçi, vesayetçi, otoriter ve yasakçı zihniyeti terk etmelidir.

Araştırma: Covid-19 aşısı obez kişilerde daha az etkili olabilir

İtalya’daki bir araştırma Pfizer/BioNTech’in Covid-19 aşısının obez kişilerde daha az etkili olabileceğini gösterdi.

About Frederike Geerdink

Hollandalı gazeteci. 25 yıldır meslekte. 15 yıl Hollanda’da çalıştıktan sonra 2006’da Türkiye’ye yerleşti. Özellikle Kürt sorunu, insan hakları, azınlıklar ve kadın meseleleri üzerine yazıyor. Ağustos 2012’den bu yana Diyarbakır’da yaşıyor. www.kurdismatters.com ve www.journalistinturkey.com adlı blogları var. Başta Hollanda ulusal haber ajansı olmak üzere birçok mecraya haber ve yazı yazıyor.
Uludere katliamını irdelediği kitabı ‘De jongens zijn dood’ adıyla Hollanda’da yayınlandı.
Not: Kendisi ayrıca Amberin Zaman’ı ‘utandıran’ gazetecidir.

İsmail Kılıçarslan, Barış Atay… Ve şu faşizm nedir Allah aşkına?
Ya asıl sorun ‘Kürtlerin iktidarla ittifakı’ değilse? Ya kavgaya tutuşurlarsa?

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1217 gündür tutuklu

AGORA

Grev haktır…

Murat Sevinç

Bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm

Levent Gültekin

Bankacılık-KOBİ ilişkisi: Hüzünlü bir aşk hikayesi

Mehmet Aksel

GÜNÜN 11’İ

Güven Gürkan Öztan: İçi boş uzlaşmadan daha beteri uzlaşma görüntüsünün dışında siyaset üretememektir

Didem Özel Tümer: Milli Görüş gömleğinin yeniden AK Parti için terzi tahtasına konduğundan bahsedildi

Erk Acarer: AKP’yi yenmek için yola çıkan siyasetin de küme düştüğünü yansıtan tarihi bir kare

Abdulkadir Selvi: Adalet Bakanı Gül’le insan hakları eylem planını konuştuk

Ali Ece: Fenerbahçe’de teknik direktörlük tartışması şimdilik buzdolabına kalktı

Yusuf Karataş: Emekçilerde yeniden beklenti yaratmak için bu hamleleri yapıyor

Melih Altınok: Normalleşiyoruz derken bir nesli kaybetmeyelim

Murat Muratoğlu: Reform yaptık diye millete yutturmaya çalışacaklar

Enver Aysever: Bağımsız işçi sendikaları CHP belediyelerinde yaşam şansı buluyor, bu övünç sayılmalıdır

Alaattin Aktaş: Bu verileri dünya alem bilmiyor olabilir mi!

Çiğdem Toker: Grev, ‘AKP’nin ekmeğine yağ sürmek’ midir?

Leyla Emadi’nin kişisel sergisi: Gel-Git

Elektronik dans müziği ikilisi Daft Punk dağıldı

‘Afrika dahil’

Sanat yayınlarını aynı çatı altında buluşturan border_less ARTBOOK DAYS üçüncü edisyona hazırlanıyor

74. Cannes Film Festivali pandemi nedeniyle ertelendi

Adıyaman’da 70 milyon yıllık Gastropod fosili bulundu

Atalarınızı ‘canlandıran’ uygulama: Deep Nostalgia

Yeni normalin hibrit iş kıyafetleri: Kamerada görünen yer gömlek, altı pijama

Kadınlardan Feminist Gece Yürüyüşü için kısa film: Caddeler, sokaklar, meydanlar bizim demek için buluşuyoruz

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi