Suriye’de geçen yaz gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısının arkasında Türkiye’nin bulunduğu öne sürüldü. İddiaya göre saldırı, sanılanın aksine Beşar Esad rejimi tarafından değil, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde, MİT ve Jandarma’nın desteğiyle İslamcı El Nusra Cephesi tarafından gerçekleştirildi.
Amerikan araştırmacı gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden Pulitzer ödüllü Seymour Hersh’ün imzasını taşıyan haber-analize göre, amaç ABD’yi Suriye’ye askeri harekat düzenmeleye zorlamaktı. Amerikalılar, ‘gerçeği’ öğrenince Suriye rejimine karşı harekat düzenlemekten vaçgeçti; dahası ‘felaket sonuçlar’ doğuracağı için ellerindeki istihbaratı gizli tuttu.
‘Obama Türkiye’yi duyunca son anda vazgeçti’
21 Ağstos 2013’te Şam’ın banliyölerinden Guta’da gerçekleşen saldırı sonucunda yüzlerce sivil hayatını kaybetmiş; saldırıya ilişkin görüntüler dünyayı ayağa kaldırmıştı. Tüm parmaklar ‘bir numaralı şüpheli’ Esad rejimini gösterince, kimyasal silah kullanılmasını ‘kırmızı çizgi’ ilan etmiş bulunan Barack Obama liderliğindeki Amerikan yönetimi, Britanya ve Fransa’nın da katılması beklenen geniş kapsamlı bir askeri harekat için düğmeye basmıştı.
Ancak bu müdahaleden son anda dönüldü. Hersh’in haber analizine göre, kullanılacak askeri üslerin bile belli olduğu harekâttan iki gün önce Obama yönetimini vazgeçiren şey, saldırının arkasında Esad rejiminin değil, rejime karşı savaşan El Kaide’ci El Nusra Cephesi’nin, daha önemlisi de Türkiye’nin bulunduğunun anlaşılmasıydı.
Kronolojik süreç:
Hersh’ün haber-analizi, saygınlığıyla bilinen London Review of Books’ta yayınlandı. Haber-analiz eski ve halen işbaşında bulunan Amerikalı yetkililere dayandırılarak kaleme alındı.
‘Türkiye’de bazılarının kimyasalla kırmızı çizgi dayatacağını biliyorduk’
* Hersh’e göre, üst düzey Amerikalı askeri yetkililer ve istihbarat camiası Türkiye’nin Suriye’deki savaşta oynadığı rolden başından beri ciddi endişe duyuyordu. Hersh “Erdoğan’ın cihatçı El Nusra Cephesi’ni ve diğer İslamcı isyancıları desteklediği biliniyordu” ifadesini kullanırken, haberde görüşü alınan eski bir üst düzey istihbarat yetkilisi şöyle dedi: “Türkiye hükümetinde bazılarının, Suriye içinde bir kimyasal saldırıyla Obama’yı kırmızı çizgi vaadini yerine getirmeye zorlayacağına inandığını biliyorduk.”
‘Erdoğan’ın hayali yavaş yavaş yok oluyordu’
* Hersh’e göre, Şam’daki saldırıya giden süreçte, ABD’nin 2012 sonlarında Esad’ın savaşı kazanmaya başladığına kanaat getirmesi ve Libya silahlarının Türkiye üzerinden Suriye’ye gönderilmesine desteği kesmesi en önemli etkendi.
Hersh’e konuşan eski istihbarat yetkilisi, Erdoğan’ın muhaliflere silah vermekten vazgeçtiği için Obama yönetimine öfkelendiğini; zira ‘siyasi ve askeri açıdan açıkta kaldığını‘ söyledi. Yetkiliye göre, ABD’nin askeri desteğinin yokluğunda, ‘Erdoğan’ın Suriye’de kendisine bağımlı bir devlet oluşması hayali yok oluyor ve bunun sebebinin ABD olduğunu düşünüyordu.’
Yetkili, “Erdoğan şunu biliyordu ki, Suriye savaşı kazandığında isyancılar onu hedef alabilirdi. Başka nereye gidebilirlerdi ki? Arka bahçesinde binlerce radikal vardı” diye konuştu.
‘MİT ve Jandarma bizzat ilgilendi’
* Haber-analize göre, 2013’ün ilkbahar aylarında, ‘Amerikan istihbaratı Türkiye hükümetinin MİT ve Jandarma aracılığıyla, kimyasal silah becerileri geliştirebilmeleri için doğrudan El Nusra ve müttefikleriyle birlikte çalıştığını öğrendi’.
Hersh’e konuşan yetkili, “MİT isyancılarla siyasi irtibatı sağlıyor ve Jandarma askeri lojistik ve kimyasal savaş dahil eğitim vermek gibi işleri üstleniyordu” dedi.
Yetkili şunları anlattı: “2013 baharında, Türkiye’nin rolünü artırmak sorunların çözümü için kilit önemde görülüyordu. Erdoğan, cihatçılara desteğine son verirse her şeyin biteceğini biliyordu. Suudiler lojistik sebeplerden ötürü savaşa destek veremiyordu. Erdoğan, ABD’nin kırmızı çizgiyi geçmesine yol açacak bir olay kundaklamayı umuyordu. Fakat Obama Mart ve Nisan’daki saldırılara yanıt vermedi.” [Bu tarihlerde, Türkiye sınırındaki Halep’in Şeyh Mesud ve Han Assal kasabalarında iki kimyasal saldırı düzenlendiği ileri sürülmüştü].
‘Türkiye üzerinden sarin gitti’
* Amerikan ve İngiliz istihbaratı, 2013 ilkbaharından bu yana bazı Suriyeli muhaliflerin de sarin gazına erişimi olduğunu biliyordu. Amerikan Savunma Bakanlığı’nın İstihbarat Kurumu’na bağlı analistler, 20 Haziran’da hazırlanan beş sayfalık raporda El Nusra’nın Suriye içinde sarin gazı üretilen bir hücresi bulunduğunu yazıyordu.
Üstelik birkaç istihbarat kurumuna dayandırılan raporda, kimyasalların bir kısmının Türkiye’den gittiği şu cümlelerle vurgulanıyordu: “Türkiye ve Suudi Arabistan’daki bazı kişiler, muhtemelen Suriye içinde büyük miktarda üretim amacıyla, sarin yapımında kullanılacak onlarca kilogram maddeyi ele geçirmeye çalışıyordu.”
‘Dempsey Türkiye konusunda uyarıldı’
* Hersh’ün konuştuğu bir istihbarat danışmanıysa, 21 Ağustos saldırısından kısa süre önce ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey ve Savunma Bakanı Chuck Hagel için hazırlanan gizli bir raporu gördüğünü söyledi. Buna göre raporda, ‘Erdoğan yönetiminin muhaliflerin savaşı kazanma ihtimalinden duyduğu ciddi rahatsızlık‘tan söz ediliyor; ‘Türkiye liderliğinin ABD’nin askeri bir yanıtına yol açacak bir şey yapmak istediği‘ konusunda uyarıda bulunuluyordu.
Obama niye çark etti?
* 21 Ağustos’ta Şam’daki kimyasal saldırı gerçekleşti; gelen fotoğraflar dünyayı ayağa kaldırdı.
31 Ağustos’a gelindiğindeyse, Fransa ABD’nin olası saldırısına desteğini açıklamış, Britanya parlamentodan onay çıkmadığı için safdışı kalmış, Türkiye böyle bir müdahaleye destek vereceğini açıklamıştı.
Dünya, her an başlayabilecek bir operasyon için gözünü bölgeye çevirmişti. Fakat Obama son anda Beyaz Saray’ın Gül Bahçesi’nde beklenmedik bir basın toplantısı düzenleyerek ‘Önce Kongre onayı almam lazım‘ diyecekti. Bu ani u-dönüşünün o günlerde pek bilinmeyen nedeniyse, Britanya’daki Porton Down askeri labaratuvarında yapılan testlerdi.
‘Bize tuzak kuruluyor’
* Buna göre, Rus askeri istihbaratı 21 Ağustos saldırısından sadece birkaç gün sonra bölgeden alınan numuneleri test edip Britanya istihbaratına verdi. Porton Down’da yapılan testler ve Suriye hükümetinden bir kaynaktan alınan bilgiler sonucunda, kimyasal gazın Esad yönetiminin envanterinden çıkmadığı kanaatine varıldı.
Porton Down’daki Britanya Savunma Bakanlığı çalışanları, bulguları ABD’ye gönderdi. Eski istihbarat yetkilisi, “Amerikalılara ‘bize tuzak kuruluyor’ mesajı gönderildi” yorumunu yaptı.
‘Erdoğan’ın adamlarının planladığını artık biliyoruz’
* Yetkiliye göre, saldırının arkasında Suriye’nin bulunmadığı kanaatinden sonra ilk şüpheli Türkiye’ydi.
Hersh, “21 Ağustos’ta düzenlenen saldırıya ilişkin telefon dinlemeleri ve diğer veriler toplandıkça, istihbarat camiası şüphelerini destekleyecek kanıtlar gördü” diye yazarken, eski istihbarat yetkilisinin de şunları söylediğini aktardı: “Bunun, Obama’nın kırmızı çizgisinin aşılması için Erdoğan’ın adamlarınca planlanan gizli bir eylem olduğunu artık biliyoruz. (Bu adamlar) BM yetkilileri daha önceki gaz kullanımlarını araştırmak için 18 Ağustos’ta Şam’a gittiğinde, kentte ya da dışında bir gaz saldırısı düzenlemek için gerilimi tırmandırmak zorundaydı.”
‘Türk desteği olmadan götürülemezdi’
* Yetkiliye göre Türkiye’nin planı, ‘olağanüstü‘ bir duruma yol açmaktı. Yetkili şu vahim iddiayı ortaya attı: “İstihbarat servislerinin üst düzey askeri yetkililere verdiği bilgiye göre, sarin Türkiye üzerinden tedarik edilmişti; oraya Türk desteği olmadan götürülemezdi. Türkler ayrıca sarinin üretimi ve nasıl kullanılacağı konusunda da eğitim verdi.”
‘Dinlemeler ele verdi’
* Hersh’e göre, bu istihbarat değerlendirmesine dair kanıtların büyük kısmı da bizzat Türk yetkililerin kendilerinden geldi. Yetkili Hersh’e, “Öncelikli kanıtlar, Türklerin saldırıdan sonra çeşitli dinlemelerdeki keyifli ve sırt sıvazlar gibi görünen hallerinden edinildi. Operasyonlar planlama aşamasında her zaman son derece gizli tutulur fakat böbürlenme noktasına gelindiğinde, operasyonu düzenleyenler başarıdan pay kazanabilmek için kendilerini tutamaz“ diye konuştu.
‘Obama’nın kararını Dempsey değiştirdi’
* Suriye’ye olası müdahaleyi, ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey planlıyordu. Ancak Dempsey, kimyasal krizinin en başından bu yana Obama yönetiminin Esad’ın suçlu olduğu yönündeki tezine inanmıyordu. İstihbarat yetkilisi bu konuda, “Suriye’nin o noktada sinir gazı kullanacağına inanmaları imkansızdı çünkü Esad savaşı kazanıyordu” dedi.
Ve Dempsey, Porton Down’dan çıkan sonucun ardından Obama’ya şu endişesini iletti: ‘Beyaz Saray’ın istediği saldırı meşru olmayan, saldırganca bir eylem teşkil edecekti.‘
Hersh, istihbarat yetkilisinin şu görüşünü de aktardı: “Erdoğan’ın Suriye sorununun çözümü bulunmuştu: “Ortalığı (sarin) gazı kaplayacak, Obama, ‘Kırmızı çizgim geçildi’ deyip Suriye’ye saldıracaktı. Ama işler öyle yürümedi.”
‘Açıklarsak felaket olur’
Eski istihbarat yetkilisi Amerikan yönetiminin neden bütün bunları açık etmediğini ise şu sözlerle aktardı: “Zamanında Esad’ı suçladığımız için şimdi tükürdüğümüzü yalayıp Erdoğan’ı suçlayamayız.”
Yetkili şunları söyledi: “Meslektaşlarımın dediği şu: ‘Türkiye NATO müttefikimiz. Türkler zaten Batı’ya güvenmiyor. Türklerin çıkarlarına karşı aktif bir rol üstlenirsek daha da yanımızda duramazlar. Erdoğan’ın sarin gazı saldırısındaki rolüne ilişkin bildiklerimizi açıklarsak sonucu felaket olur.'”