Türkiye’ye gerginliğin yanısıra göç ve milliyetçiliğin siyasi gündemi işgal ettiği Hollanda’da dün yapılan genel seçimlerdeki ilk sonuçlara göre Başbakan Mark Rutte’nin partisi ipi en önde göğüsledi.
Rutte’nin partisi VVD 150 koltuklu Hollanda parlamentosunda 32 sandalye kazandı. Ancak Rutte, geçen seçimlere göre parlamentodan dokuz koltuk kaybetti.
Avrupa’nın popülist liderlerinden aşırı sağcı Wilders’in partisi PPV ise seçimde yine umduğunu bulamadı. PPV, 20 sandalye kazanarak parlamentonun en büyük ikinci partisi oldu.
Hristiyan Demokrat Parti (CDA) ve Demokratlar 66 (D66) 19’ar sandalyeyle mecliste kendilerine yer buldu.
Seçimde, hükümet ortağı Lodewijk Asscher liderliğindeki İşçi Partisi (PvdA) hezimet yaşadı. 2012 seçiminde 38 milletvekili kazanan parti, 29 sandalye kaybederek, dokuzda kaldı.
PvdA’nın entegrasyon politikasına güvenoyu vermedikleri için ihraç edilen Türk kökenli milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün kurduğu DENK Partisi ise üç sandalye elde etti.
Jesse Klaver liderliğindeki Yeşil Sol (GL) ise önemli bir çıkış yakaladı. Parti, güçlü kampanyasıyla 2012’de 4 olan milletvekili sayısını 14’e yükseltmeyi başardı. Sosyalist Parti (SP) de bir kayıpla mecliste 14 sandalye elde etti.
Katılım son 30 yılın en yükseği
Avrupa’nın yakından takip ettiği seçimlere katılım yüzde 81’le son 30 yılın en yüksek rakamını gördü. Hollandalılar bir bakıma milliyetçilik ve göçmen karşıtlığıyla liberalizm arasında da seçim yaptı. Zira Eski Kıta’da yükselen milliyetçi ve popülist söylemlerin, Hollanda’daki seçimlerin ardından Almanya ve Fransa’yı da etkilemesi bekleniyordu.
Almanya Başbakanlık Müsteşarı Peter Altmaier, sevinci attığı tweetle paylaştı: “Hollanda, ah Hollanda sen şampiyonsun. Bu büyük sonuç için tebrikler.”
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault da şu yorumda bulundu: “Hollandalıları aşırı sağın yükselişine çelme attıkları için tebrik ediyorum.”