FREDERIKE GEERDINK
Mehmet Yavuz’u aklımdan çıkartamıyorum… Kobani’ye yakın, Suriye sınırındaki Suruç’un AKP ilçe başkanı kendisi. Karşılaştığımızda beyaz bir gömlek, lacivert bir takım elbise vardı üstünde. Tertemizdi… Dumura uğradım desem yeridir, çünkü şu sıralar sınır hattında hiç kimse tertemiz değil….
Suriye’den esen sert rüzgarların taşığıdı devasa kum yığını, halen sıcak sonhabar havasında ordan oraya koşuşturmanın yol açtığı terle birleştiğinden herkes bezgin ve bir an önce duş almaya ihtiyacı var… Ama bu, Mehmet bey için geçerli değil. Çünkü o belli ki dış görünüşüne pek önem veriyor, koşullar ne olursa olsun…
Yavuz bana Mürşitpınar sınır kapısının az ötesinde devlet tarafından kurulan mülteci kampını gezdirdi. Kampa vardığımızda, Kobani’den kaçıp Yumurtalık sınır kapısı üzerinden Türkiye’ye geçiş yapmış bir kamyon dolusu mülteci de yeni gelmişti…
Dost, kardeş, misafir Suriyeliler
Kamp, Süleyman Şah Dostluk Parkı’nın içinde. Standart olarak tuvaletlerin yanısıra küçük bir cami ve bir de çocuk oyunu alanı var kampta. Mülteci çadırları dışarıdan bakıldığında kusursuz görünüyor; 20 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğindeler. Daha yeni olduklarından içlerinde zemin örtüleri ve elektrik yok gerçi.
“Duşlar” diyor Mehmet Bey elini yeni inşa edilen kabinlerden birinin kapısına açmak için hamle yaparken, “Eminim yarın kullanıma hazır olurlar.” Kapı açılmıyor ama kilitli. “24 saat sıcak su akacak” diyor Mehmet bey.
Mehmet bey ‘mülteci’ lafını ağzına almıyor. Kobani’den gelen insanlar için ‘dostumuz’, ‘kardeşlerimiz’, ama daha ziyade ‘Suriye’den misafirlerimiz’ diyor. Gerçekten ama gerçekten de iyi niyetli belli ki. AKP’nin ilçedeki birinci adamı olarak sadece Suruç değil komşu kent Kobani’de yaşayanlarla da bir gönül bağı kurmuş olsa gerek. Burada yaşayan herkesin bir şekilde sınırın öteki tarafında kalmış akrabası var; dolayısıyla onlara yardım etmek istiyorlar.
Koca çarkın içerisinde ufacık bir dişli
Ama Mehmet Yavuz tek bir adam tarafından yönetilen koskocaman AKP çarkının içerisinde ufacık bir dişli. Peki, en baştaki adamın niyeti ne? Sınır boyunca her yerde mevcut Kürt hareketinin, Erdoğan’ın nihai hedefinin Kürtlerin Suriye’de cesurca kurduğu özerk yönetimi yok etmek olduğundan hiç şüphesi yok.
Erdoğan’ın IŞİD’le mücadele etmek için pek bir şey yapmadığını, buna karşılık Türk hükümetinin ordunun Suriye ve Irak’ta sınırötesi operasyon yapabilmesi için yeni tezkere hazırlığı içinde olduğunu görüyor. Ama IŞİD’e karşı savaşmak için değil, istedikleri tampon bölgeyi yaratmak için.
AKP’nin planı
Kürtlere göre plan şu: Bırakın önce IŞİD Kobani’yi ele geçirsin, sonra IŞİD’i uluslararası koalisyon güçleriyle beraber bombalayalım ve sonra bu müttefiklerle karadan bölgeye girip bir tampon bölge oluşturalım. PYD ve YPG böylece ağır darbe alsın, ve Efrin ve Cizre’deki diğer iki Kürt kantonunun da altı oyulsun…
PKK komutanlarından Cemil Bayık, Kobani meselesinin Türkiye’deki barış sürecinin bir parçası olduğunu zaten söyledi. Kobani düşerse hükümet ile PKK arasındaki karşılıklı ateşkes süreci sona yaklaşır.
Kürtlerin son istediği şey sürecin çökmesi ama Kobani düşerse…
Türkiye’de yaşayan Kürtlerin son istediği şey barış sürecinin çökmesi. 30 senelik savaş sonucunda artık yorgunlar ve çözümü politik yoldan arıyorlar. PKK, ancak detekçileri başka bir çözüm kalmadığın kanaatine varırsa yeniden şiddete başvurabilir. Ve Kobani’nin düşüşü bu kanaate vardırabilir o insanları.
Başkaları için Kobani Suriye’de herhangi bir kent olabilir ama Kürtler için Kobani demek Kürdistan demek. Türkiye’nin harekete geçmemesinden dolayı IŞİD, tarihi Kürt toprağı olarak görülen ve demokratik özerklikle yönetilen Kobani’yi ele geçirirse işte o zaman Kürtler daha fazlasını fedakarlığı göze almakta tereddüt etmeyecektir.
Mehmet Yavuz’a bu varsayımımı sormadım. Süleyman Şah Dostluk Parkı’ndaki mülteci kampına gelme nedenim bu değil çünkü. Ben sadece devletin mülteciler için yerel çapta neler yaptığını görmek istedim. Eminim bu varsayımımı gündeme getirseydim Mehmet bey doğal olarak reddederdi, ‘Kürt hareketi o kadar AKP karşıtı ki böyle varsayımlar uyduruluyor’ minvalinde…
Patronun aklındaki kirli oyun
Tabii şu da var ki Yavuz beye AKP politikalarını sormanın bir yararı da yok. O sadece yerel bir oyuncu… Mülteciler için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Tam da AKP’nin hoşuna gidecek bir imajla partisini temsil etmeye çabalıyor: Temiz, iş bitirici, dost canlısı, hizmet odaklı, misafirperver…
Ülkeyi yöneten büyük patronun aklındaki kirli oyun hakkında ne bilebilir ki? Olur da bir gün bunları öğrenirse, kendini ihanete uğramış hisseder mi acaba?