• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

‘CoRönesans’ ve Yeni Hümanizm

19/05/2020 22:09

H. AYHAN TİNİN

Sanat da var / Sanat-Toplum

[email protected]      

Dünya eskisi gibi olmayacak.

Ya ‘sanat’?

Reklam

İlk kez Giorgio Vasari bizim kullandığımız anlamda ‘Rönesans’ kelimesini kullanmıştır diye söylenir. Hani şu ‘Dünyanın ilk sanat tarihçisi’ olarak kabul edilen Toskana’lı… 

Aynı söylem R. Burkhart için de kullanılır. Onun da Vasari’den üç yüz yıl sonra ‘Rönesans’ kelimesini yine bugün kullandığımız anlamıyla kullandığı söylenir.

Yeniden doğum, yeniden ışık…

Reklam

Hatta yeniden, iyilik!

Öyle zannediyorduk ki, insanlık tarihi ‘Rönesans’ kavramını bir dönem aralığına bırakıp devam etti. 

Oysa ‘corona’ günleri sanatın da karanlık günleri oldu. Sahneler kapandı. Perdeler kapandı. Setler kapandı. Sergi salonları, müzeler kapandı. Festivaller ertelendi. Konserler karanlığa gömüldü. Dünya ölçeğinde karanlık bir altı ay yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.

Oysa ne kadar kibirliydi insanlık. Kendimizi zaten kurtarmıştık. Beyaz ayıyı da kurtaracaktık.

Ortaçağ’dan sonra 650 yılda kurduğumuz medeniyet, altı ayda çöküverdi. Bir virüs yetti. Tıpkı aldığınız en kaliteli dizüstü bilgisayarın bir virüsle çökmesi gibi. Meselenin donanımda değil yazılımda, insanlığın üstyapı üretimlerinde değil, altyapı değerlerinde olduğunu anlamak için daha kaç kuşağa ihtiyacımız var?

Sanat dünyası, iş dünyası, sosyal yaşam sosyal medyaya yayıldı. Dijital dünyada var olma telaşı… Fellini’nin ‘Amarcord’ filmindeki ünlü sahnesi akla geliyor. Yaşlı kadın genç delikanlıya “Üflemeyeceksin salak, emeceksin” der.

İnsanlığa musallat olan bir virüsün ulusların, dünya ölçeğinde ekonomilerin ve tek tek bireylerin hayatını nasıl etkilediğini gördükten sonra sanatın dili ve içeriği aynı kalabilir mi?

Sistemler değişecek. İhtimal ki kurumlar bu doğrultuda yeni iş yapma biçimleri ortaya koyacaklar.

Ya asıl aktörler yani insanlar? İnsanların hayata, hayatlarına, başkalarının hayatlarına ve dünyaya bakışı ne kadar değişecek? Değişecek mi?

Guiseppe Tornatore unutulmaz ‘Cennet Sineması’ filminde kahramanına “Kalabalıkların ruhu yoktur” cümlesini söyletir. 

Sanatın dili; salgın dönemi ve sonrasında onulmaz yaralar almış insanları saracak ve onları yeni bir varoluş anlamına taşıyacak mı?

Bu virüsün üretildiğini biliyoruz. Önce insanın iyilikten uzaklaşıp, kötülüğü besleyen beyninde… ‘All the Money in the World’ filminde Paul Getty’nin öyküsünü izlerken, itici güç paranın hiçbir yalnızlığın çaresi olmadığını gördük.

Yeni bir Rönesans ve Hümanizm doğabilir mi bu yaşanan süreçten? İnsan ve insanlık birbirine güvenecek ve her şeyin ölçüsü yeniden insan olacak mı? Bir hümanist çağ başlayabilir mi?

Yoksa yarın herkes AVM’lerden plazalara, altı ay öncesine kadar isyan ettikleri varoluş sıkışmışlığına rağmen koşarak; alıştıkları yaşamlara, mekanlara ve ilişki tarzlarına mı dönecek?

Sanat hayatın içine mi girecek, yoksa hayat olmayı mı seçecek?

Sanat akımlarının ya büyük sosyal sarsıntıların ardından ya da kendilerinden önceki formlar tükendiğinde tepki olarak değiştiğini ve yeniden doğduğunu biliyoruz.

Ancak yine biliyoruz ki sanat topluma ayna tutmak için var. Kritik kavram tepki, kritik olgu ise bu tepkinin insana kendini ve yaşamını yenileyecek bir bakış açısı vermesi gerektiği sanırım.

Ne yazık ki, çağdaş sanat özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde bu konumundan giderek uzaklaştı. Anlaşılır kılınması özellikle engellenen bir süreçte kitleyle bağlarını büyük oranda yitirdi.

Liberal ekonomilerin gözde kavramı marka değeri ve pazarlama üzerinden yeni bir anlam oluşturuldu. Şimdi insanlığın başına dert olan bir virüs, bütün bu yalan ve şişirme kavramların içinin ne kadar boş olduğunu gösterdi. İnsanı ve insanlığı merkeze almayan bir sanat anlayışının, yerçekimsiz bir boşlukta yararsızca sallandığını görüyoruz.

Bugün bir Rönesans gereksinimi var. Yeni bir hümanizme gerek var. Pazar değerine değil, insanı aydınlatmaya, uyarmaya ve düşünmeye yönelten bir sanatsal tavır…

Yazarı, çizeri, ressamı, oyuncusu, yönetmeni, performans sanatçısı… Kim olursa olsun! Virüs sonrasındaki yeni dünyanın kodlarını ve dilini doğru çözerek, ancak topluma da anlaşılır bir sözlükle yaklaşarak, yeniden kalabalıklarla barışmaya ihtiyaç var. 

Biz iyilikten yana olanlar, sanatın tavrını; yeni bir hümanizm ve insanlığa gerçek faydadan yana koymasını bekliyoruz.

Dostoyevski “Dünyayı güzellik kurtaracak” der. Sait Faik ise “Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”

Biz sevgiden, onurdan, saygıdan ve insan için sanattan yana olanlar ise, gündelik yaşamın bu halini savunanlara soruyoruz: O kadar uygar, zengin ve zekiyseniz; neden mutlu değilsiniz?

Filed Under: Sanat

SON HABERLER

Araştırma: Covid-19’a yakalanma riskinde konuşmak öksürük kadar tehlikeli

Britanya’da yapılan bir araştırma konuşurken ağızdan çıkan minik virüs partiküllerinin öksürükten kaynaklanan geniş damlacıklardan daha uzun süre havada kaldığını ortaya koydum. Bu da Covid-19’lu biriyle konuşmanın öksürmesi kadar tehlikeli olduğu anlamına geliyor.

CHP lideri: Erdoğan, Özdağ’a yapılan saldırıyı kamuoyu önünde açıkça kınamalı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıyı kamuoyu önünde kınaması gerektiğini söyledi.

Dink Davası sanığı Reşat Altay: Bu davada yargılanmaktan müteessirim

Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 124. duruşması bugün yapıldı. Cinayet sırasında Trabzon Emniyet Müdürü olan Reşat Altay, bu davada yargılanmaktan müteessir olduğunu söyledi.

Türkiye’nin 2019 yılı gelir ve kurumlar vergisi rekortmenleri belli oldu

Gelir İdaresi Başkanlığı, 2019 vergilendirme dönemine ilişkin yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamelerinin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye genelinde en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listesini açıkladı.

8 ve 12’nci sınıflar için isteğe bağlı kurslarda yüz yüze eğitim 22 Ocak’ta başlıyor

8 ve 12’nci sınıf öğrencileri ve mezunlar için isteğe bağlı açılan destekleme ve yetiştirme kurslarında yüz yüze eğitim 22 Ocak’ta başlıyor.

İstanbul Modern’den çevrimiçi ‘corona’ sergisi: ‘Pandemi Günlerinde Fotoğraf’
‘Be Mobile-Create Together!’ işbirliğindeki kültür kurumları Covid-19 sürecinde ne yapıyor?

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1178 gündür tutuklu

AGORA

1921 Anayasası’nın 100’üncü yılı kutlu olsun

Murat Sevinç

Türklüğü benimsemeyen Ermeni’ye de mi ‘Türk’ denecek!

Murat Sevinç

Yeniden AB ve reform: Gerçek(çi) olabilir mi?

İhsan Dağı

GÜNÜN 11’İ

Osman Müftüoğlu: Covid-19 geçiren 50 yaş üzerindekiler sağlığını dikkatle izlemeli

Kübra Par: ‘Asgari ücretten vergi alınmasın’ önerisi karşısında ‘Reform’ diyerek kitleleri etkilemeniz zor

Erdal Sağlam: Biden dönemi değişim için katalizör olacak

Feray Aytekin Aydoğan: MEB eşitsizliğin, yoksulluğun üzerini örten açıklamalarına devam ediyor

Fikri Sağlar: Görüntülerin dehşeti ve verdiği zarar anlaşılınca pek de planlı bir patlama olmadığı görünüyor

Ege Cansen: Zora düşmüş firmalar kurtarılırken, ülke ekonomisi zora sokulmamalı

Abdulkadir Selvi: Erdoğan, Saadet’in cumhur ittifakında yer almasını istiyor

Asu Maro: Hala erkeklik kutlanacak, kadınlık saklanacak bir şey

Ali Bayramoğlu: Erdoğan’ın Çakıcı krizinde de, Özdağ’a saldırıda da şiddete mesafe almaması vahimdir

Elif Çakır: AK Partililere dostça sormak istiyorum; oluşturduğunuz bu tablodan memnun musunuz?

Okan Müderrisoğlu: 18-35 yaş grubunun ikna edilmesi, gelecek için çok kritik

Çevrimiçi, yerçekimsiz Gogol

İstanbul Havalimanı’nda bir dakika sanat…

Üç ‘Rebecca’

Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisinden 10 ‘seçilmiş an’

Bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor!

Afrika fillerini gözlem uydusuyla sayıyorlar

Telefonla konuşmak için 2 kilometre yürüyerek tepeye çıkıyorlar: Kurt saldırısı riskine karşı toplu halde gidiyorlar

Polis çiftlikten çalınan koyunları, dışkılarını takip ederek 10 kilometre uzakta buldu

Starbucks, çalışan tarafından bardağına çekik gözlü yüz çizilen müşterisine 100 bin lira tazminat ödeyecek

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi