KADRİ GÜRSEL
Alman komedyen Jan Böhmermann’ın ‘Erdoğan şiiri’nin bazı mısraları hiciv öğeleri içerse de bir bütün olarak ele alındığında bunun bir hiciv metni olarak görülmesi mümkün değil.
Hiciv bir sanattır: Keskin zeka, acımasız ironi ve hedefe oturttuğunu acıklı hale sokarken okuyanı ise bu halle eğlendiren bir espri gücü gerektirir. Hiciv saygısız olabilir ama bu seviyeli bir saygısızlıktır.
Absürd bir provokasyon
Böhmermann’ın Erdoğan şiirinde bunların hiçbiri yok. Aşırı kaba, son derece seviyesiz, ilkel ve müstehcen bir içerik, Erdoğan’ı hedef alıyor. Sanatsal bir değeri de yok. Bu mısraları alt alta getirmek için komedyen olmak da gerekmiyor. Bir lise talebesi bile bunu yapabilir.
Bakınız, şiirin içeriği hakkında ancak niteleme yapabiliyorum. Alıntılamak şöyle dursun, tarif bile edemiyorum. Çünkü bu şiir, yazılma amacı ne olursa olsun teknik açıdan bir hakaret metni. Hem de en çirkininden. Terbiye, burada alıntılamaya müsaade etmiyor.
Erdoğan şiirinin ‘ifade özgürlüğü’ zemininde tartışılması elbette mümkün. Ama bu şiirin ifade özgürlüğü adına savunulması mümkün değil.
Bu hakaret metni diğer pek çoğu gibi sosyal medyada paylaşılabilir ve orada kalabilirdi. Dolayısıyla Alman TV kanalı ZDF’nin bu şiiri gençlere hitap ettiği belirtilen ZDF-Neo kanalının programı ‘Neo Magazin Royale’de hangi ölçüye göre yayınladığı izaha muhtaç bir konu. Şiirin yayınlanmasını ifade özgürlüğü adına savunabildiler gerçi ama bu tutarlı bir pozisyon olsaydı yaptıkları işin arkasında durur ve şiiri söz konusu programın arşivinden çıkarmazlardı.
Evet ne dedik, izaha muhtaç…
Anladığım şu: Böhmermann’ın hakaret şiiri absürd bir provokasyondan ibaret. Birbirleriyle alakasız, herhangi bir ortak çıkış ve varış noktası içermeyen, şuursuz, aşırı abartılı sövgü ve hakaretin mısralar halinde alt alta dizilmesinden oluşmuş bir provokasyon…
Böhmermann, hakareti o kadar ipe sapa gelmez biçimde kullanıyor ki eylemi amacın ötesine geçiyor. Bu nispette de komedyenin işi, ne hicivden sayılmak ne de bir bağlamı olmak bakımlarından ciddiye alınmayı hak ediyor.
Böhmermann’ın mısraları teknik açıdan bakınca, yazının başında da değindiğim gibi tabii ki hakaret. Ama akıl penceresinden bakınca, o kadar saçma ve ‘gerçeküstü’ görünüyor ki eylemin cezai ehliyeti hakkında kuşkuya kapılmak gerekiyor.
İki hedefe nişan
Bütün bunlara rağmen Böhmermann’ın bu eylemle iki hedefe nişan almak istediğini görebiliyoruz: Birincisi, Erdoğan rejiminin binlerce hakaret davası yoluyla eleştiriyi ve dolayısıyla basın ve ifade özgürlüğünü boğmasının tartışmaya açılması.
Böhmermann’ın şiirinde ‘Hakaret dediğin böyle olur’ minvalli bir mesaj var. Lakin bunu yaparken niyeti ne olursa olsun ve hakaret unsurunu nasıl kullanırsa kullansın, netice değişmiyor: Hakaret hakarettir ve tek başına bu husus bile hicvi gayrimeşru zemine taşır.
İkinci olarak da Böhmermann, Ankara’nın mülteciler krizi bağlamındaki şantajlarına boyun eğdiği için ülkesinde tepki çeken Almanya Başbakanı Angela Merkel’i zor duruma düşürerek cezalandırmayı amaçlıyor sanki.
Merkel iki durumda da utandırılabilirdi. Ankara’nın ‘Erdoğan şiiri’ni görmezden gelip gelmemesine göre birbirinden ayrılıyordu bu iki durum.
Şiir umursanmasaydı, bu Merkel açısından sınırlı bir siyasi hasara neden olacaktı. Mülteciler krizindeki yakın ortağı Erdoğan’ın sanki bir parya devletin meşruiyetini yitirmiş baskıcı lideriymiş gibi hakaretlerle alaya alındığı söz konusu şiirin sosyal medya jargonuyla ‘viral’ hale gelmesi nispetinde Merkel de Erdoğan’la yaptığı işbirliği nedeniyle siyasi ve manevi baskı altına girecekti.
İkincisi de gerçekleşen durum: Ankara Böhmermann’ın Alman yasaları gereği cezalandırılması istemiyle girişim başlattı ve Merkel de buna cevaz verdi. Böylece Merkel, yabancı bir otokratın ifade özgürlüğünü kendi ülkesinden sonra Almanya’da da baskı altına almasına hizmet eden bir başbakan olarak gösterilmesinin önünü açtı.
Erdoğan, Merkel’in hasarını büyüttü.
Böhmerann’ın absürd provokasyonu başarılı oldu.
Basit ve kaba bir siyasi tepki
Neticede, Erdoğan ve çevresi, gerekçesi ne olursa olsun ellerini Almanya’ya da uzatarak siyaseten hata yaptı. AB raporları söz konusu olduğunda yaptıkları gibi şiir için de “Yok hükmündedir, çöpe attık” falan diyemezler miydi?
Ama yok, Almanya’daki AKP seçmenini sözde koruma içgüdüsüyle verilmiş basit ve kaba bir siyasi tepki bu…
Bunun sonucu daha fazla gülünçleştirilmek, alay konusu edilmek olacaktır.
Türkiye bu muameleyi her şeye rağmen hak etmiyor.