Diyanet’in 2024-2028 Stratejik Plan belgesinde 4-6 yaşları arasındaki 1 milyon 322 bin çocuğa dini eğitim verildiği ve bunun üç katına çıkarılmasının hedeflendiğinin açıklandığı da düşünülürse, eğitimdeki dinselleşmenin kitlesel bir çocuk istismarına dönüştüğü yüksek sesle söylenmelidir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nı çocuklara armağan eden bir ülkede, bilim insanlarının bildirisi de bu çerçevede toplumu uyarıyor.
Bildiride altını çizdiğim cümlelerden biri de şuydu:
“Bu durum çocuğun ileride ergenlik ve yetişkinlikte kendi iradesi ile karar verip hareket eden değil, güçlü gördüğü ya da korktuğu kişi ve grupların kontrolüne boyun eğen bir kişilik geliştirmesine neden olur.”
Bu cümle, eğitimdeki dincileşmenin hızlandırılmasının ardındaki temel nedeni ortaya çıkarıyor. Çünkü asıl amaç, karşıdevrim tarikatına mürit yetiştirmek! Cumhuriyet Devrimi’nin değerlerine uzak, kendini ümmet toplumunun bir üyesi olarak gören, laikliği ağzına bile almayan, sorgulamayıp sadece biat eden, siyasal İslamcı iktidarların peşinde ve tarikatların cenderesinde sıkışıp kalmış bir insan modeli yaratılmak isteniyor.
Üzerinde padişahın herhangi bir etkisinin ve yetkisinin olmadığı ilk Meclis’in açılışının 104. yılında, hem çocukların hem de Türkiye’nin önündeki en önemli sorun eğitimdeki dincileşmedir.