ERDAL GÜVEN
Sanıyorum sorun şu: Fatih Altaylı’nın pekala tapelerdeki o lafları etmiş, o haltı yemiş olabileceğini düşünüyoruz. İhtimal veriyoruz.
Gerçeğin, Fatih Altaylı için olmasa bile, bizim için göreceleştiği bir durum bu. Hayır olamaz, kesinlikle etmemiştir, yememiştir diyemiyoruz. Aklımızdan geçmemesi gereken, aklımıza yatıyor yani… Ve bence her şey o noktada bitiyor zaten. Gerisi teferruat.
Altaylı, zamanımızın, yeni medya düzeninin ‘kahraman’larından biri aslında. Sadece biri.
Çünkü tam da bizzat ve üstüne basa basa söylediği gibi, yalnız değil Altaylı. O da farkında bunun. Kendi zaafını genele yayarak, hem suç ortakları devşiriyor hem de yediği haltı meşrulaştırmaya çalışıyor.
Karşısına çıktıklarından birine, “Sen yapmadın mı aynı şeyi” diyor. Öbürüne, “Sen de bilirsin bu işleri” diyor. Onun kasedi yok mu, şunun kaydı yok mu diyor. Kısacası hepimiz aynıyız diyor. Haklı.
Tam da bu nedenle yine dediği gibi bir tek o çekip gitse, hiçbir şey düzelmez. Düzelmeyecek. Hepsinin gitmesi lazım. Gazete yönetmiyorlar nicedir. Gazete idare ediyorlar. Başka çare bırakmadılar kendilerine çünkü…
Boşuna dememişler, gazetelerin ahlakı olmaz, gazetecilerin ahlakı olur. Olmalı.