ABD ve koalisyon güçleri, Suriye ve bölge genelinde Rusya ve İran karşısında pozisyonları gerilemeye başlayınca ‘IŞİD ile mücadele stratejisi’ adını verdikleri bir stratejiyi uygulamaya koymuşlardı. Bu strateji kapsamında Musul ve Rakka başta olmak üzere IŞİD’in ele geçirdiği bölgelerin geri alınması için askeri operasyonlar düzenlendi. Bu operasyonlar yapılırken de yüz binlerce sivil zarar gördü ve göç etmek zorunda kaldı. Ama o zaman kimsenin aklına insani krizden söz etmek gelmedi. Çünkü IŞİD, bütün insanlığa karşı suç işleyen barbar bir örgüt olarak görülüyordu ve öncelik bu örgütün ortadan kaldırılmasıydı. Zaten IŞİD meşru bir hedef olduğundan dolayı ABD ve batılı emperyalistler bölgesel egemenlik mücadelesindeki pozisyonlarını güçlendirmek için IŞİD’le mücadele stratejisini merkeze koymuşlardı.
Demek ki, Musul ve Rakka’ya bomba yağdırıp sıra İdlib’e gelince insani krizden söz edenlerin hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor.