Çarşamba günü Brüksel’de olağanüstü toplanan AB zirvesinde İran ve İsrail’den yeni saldırılardan vazgeçmeleri istenirken, İran’a karşı bir dizi yeni yaptırım kararı alındı. Bunların başında roket ve insansız hava aracı üreten firmalar geliyor. Bu firmalarla ticaret yapan ülkeler de AB’nin hedefinde olacak.
AB’nin İsrail’e saldırgan dış politikası nedeniyle tek bir eleştiride bulunmaması, İsrail’i girdiği yoldan çeviremeyeceği, belki de çevirmek istemediği anlamına geliyor. Bütün planlar İsrail’in savaşı bölgeye yayma isteği üzerinde kurulu. Ekonomik, askeri ve uluslararası koşullar İsrail lehine, İran ve müttefiklerinin aleyhine işliyor.
Bu nedenle AB zirvesinde Türkiye’nin rolüne dikkat çekildi. ARD televizyonu AB’nin aldığı kararları şu şekilde özetledi: “İran’a karşı kararlı duruş, Türkiye’yi İran’a karşı müttefik olarak kazanma ve AB’nin savunma kabiliyetini güçlendirme.” Yakın dönemde AB’nin Ortadoğu politikası haline gelmesi beklenen bu üç madde, AB’nin bölgede İsrail’e tam destek verme ve İran karşıtı bir cephe kurma çabası içinde olacağını gösteriyor.
Bu cephenin başına Türkiye’nin geçirilmek istendiği de anlaşılıyor. Zira, aynı zirvenin sonuç bildirisinde uzun bir süredir “buzdolabında tutulan” AB-Türkiye ilişkilerinin stratejik çıkarlara bağlı olarak yeniden canlandırılması için özel çağrı yapıldı. Bu kapsamda Türkiye-AB Gümrük Anlaşması’nın modernleştirilmesi için müzakerelerinin başlamasından söz ediliyor. Hamas ve Kuzey Kıbrıs gibi engeller aşılabilirse, vize serbestisi ve AB katılım müzakerelerinde normalleşme döneminin başlayacağından söz ediliyor. Bu gerilimin ortasında AB’nin Türkiye’yi yeniden “hatırlaması” elbette tesadüf değil.