AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım, seçim tarihindeki ilk itirazın CHP tarafından yapıldığını söylerken, şehri yönetecek başkanın ‘şaibeli’ durumda bulunmasının hoş olmadığını söyledi.

Resmi olmayan sonuçlara göre büyükşehir belediyesi seçimlerini CHP’li Ekrem İmamoğlu kazandı. Ancak İmamoğlu, AKP’nin itirazlarının sürmesi nedeniyle mazbatası alarak göreve başlayamadı. Son olarak Maltepe ilçesinde yeniden sayılan sandıkların bir kez daha sayılması kararlaştırıldı.
Basın toplantısı düzenleyen Yıldırım, son gelişmelere dair şunları söyledi:
“CHP adayı rakam vererek kazandığını ilan etti 29 bin oy farkıyla… Biz de aynı gece 23.25’te eldeki bilgilere göre kazandığımızı söyledik. YSK başkanı Sadi bey bir açıklama yaptı, 27 bin 880 oyla İmamoğlu’nun önde olduğunu ifade etti. İlk bilgilerle beraber seçim esnasında seçim tamamlandıktan sonra ortaya çıkan anormallikler, şaibe ve yolsuzluklar gündeme geldi.
Seçimleri ikiye ayırmak lazım. İdari işler ve seçim sonuçlarına göre itirazların değerlendirildiği yargısal süreç. Şu anda yargısal süreç devam ediyor. Çeşitli yerlerde itirazlarda bulunuldu. Örneğin, 2014 seçimlerinde AK Parti 84 itiraz yapmış. 77’si ret, yedisi kabul. CHP 45 itiraz, dört kabul, 41 ret. Toplamda 191 itiraz 19’u kabul edilmiş 172’si reddedilmiş. 2019 seçimlerinde ise toplam 522 itiraz 485’i ret 13’ü kabul edilmiş 24’ü de kısmen kabul edilmiş. Herkes itiraz hakkını kullanmış ve kullanmaya devam ediyor.
Bu itiraz süreci seçim kültürümüzde her zaman olmuştur. İlk itiraz 1946’da olmuştur. Bu yarı serbest seçimdir. Bu itirazı da CHP yapmıştır. İtiraz kültürü CHP’ye yabancı değildir. 2014’te de CHP Ankara seçimlerini AYM ve AİHM’e dahi götürmüştür. Biz milli iradenin sandıkta iç edilmesinin önüne geçilmesine çalışıyoruz. Başta 29 bin olarak açıklanan rakam 12 bin seviyesine çekilmiştir.
‘Oylar iç edildi’
Bu oylar sandıkta iç edildi, bu kadar açık. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Bugüne kadar oyların yüzde 10’u sayılabilmiştir. Oyların tamamı sayılsaydı, CHP rıza gösterseydi seçimin sonucu böyle olmayacaktı. Seçimin bu şekile dönüşmüş olması tatsız bir şey. İstanbul gibi memleket büyüklüğünde şehri yönetecek başkanın şaibeler ve sakatlanmış bir seçim sonucuyla başkan olması hoş değil. Başkanın güçlü şekilde göre yapması ve hizmetleri yerine getirmesi bütün İstanbuluların arzusudur.
‘Neticede sona yaklaştık’
Biz başından beri hukuk vurgusu yapıyoruz. İşleyen süreç bundan ibarettir. YSK işin sahibi ve patronudur. Seçimle ilgil itirazları YSK yönetmektedir. Neticede bir sona yaklaşmış bulunuyoruz. Maltepe’deki sayım da tamamlandığında bu süreç bitmiş olacak. YSK bir karara varmış olacaktır.
Ben bu noktada şunu anlayabilmiş değilim: Tahammülsüzlük var ortada. ‘Seçimi kazandık, mazbatayı verin…’ Bunun kararını sen mi vereceksin! Seçimin kazanıldığının kararını veren YSK’dır. Bugün böyle verilmiş bir karar var mıdır? Belediye başkanıyım diye kart bastırıp Anıtkabir’e bu ünvanla imza atarsan, miting yaparsan YSK’nın vereceği kararı etkilemekten başka ne yaparsın? Hukuk devletinde baskılarla hakimleri karar vericileri etkilemek mümkün değildir. Hakimler hukuka göre karar verir.
Ben değerli rakibim sayın İmamoğlu’na bu gibi tecrübesiz davranışlara son vermesini ve YSK’nın kararlarını beklemesini tavsiye ediyorum. Seçimlerde yapılan usulsüzlükler oy hırsızlığı ile sınırlı değil. Çok yanlışlık var. Büyükçekmece’deki olay çok konuşuldu.
Seçmen ağırlığının CHP yönünde değiştirilmesi için planlanmış bir iş. Sahtekarlığın son kullanma tarihi olmaz. Sahtekarlık başta yapılmışsa sonuna kadar devam eder. Tıbbi ilaç değil, seçmenin oyunu çalmak bir miada bağlı değildir. Seçimlerin bu hale gelmesini körükleyen rakip adaydır. Bu itiraz süreci her seçimde olmuştur. İki örnek var elimizde; Mansur Yavaş soyadı gibi yavaş hareket etmiş, süreçlerin tamamlanmasını beklemiş ve kendisine belediye başkanı olduğuna dair belge verilmiştir. Ben tebrik ediyorum, sorumluluk taşımak bu. Keşke sayın İmamoğlu da bunu yapsaydı. Tribün tribün dolaşacağına sakin sakin oturup benim gibi sonuçları bekleseydi. Bu benim ikinci toplantım. Bu sayımlarda o kadar eksikler olduğunu gördük ki insan hayrete düşüyor. Bu seçim mundar olmuş bir seçimdir. Mundar olmuş etin kavurması olmaz.
Olay çok basit. Eşeledikçe bir şeyler çıkıyor. Yapılması gereken sonucu beklemek. İstanbul için verilen oyun kaybolmaması için mücadele ediyoruz. Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. kararı YSK verecektir. YSK kararı da herkesi bağlayan bir karar olacaktır. İmamoğlu ilk günlerdeki konuşmasında ‘Tek güvendiğim kurum YSK’ demiştir. Bugünlerde o açıklamayı değiştirmeye çalışıyor. Hukuk devletinde müracaat edeceğimiz başka bir makam bulunmamaktadır. ‘Sayım neden tamamlanmıyor’ lafının da maksatlı olduğunu işte gördük. Seçim gecesi sayım heyetinin sayısı sandık sayısı kadardı. 8-9 saatte saydılar. Şimdi heyet sayısı 150’yi geçmez. 150 heyetin bu kadar oyu ne kadar zamanda sayacağı ortada. İtiraz süreci devam ettiğine göre işi yönetecek olan seçim kuruludur.
Bazen şu da söyleniyor; ‘Gözünüzü dört açsaydınız da hile olmasaydı.’ İyi tamam, buna itirazım yok. Ama bu hırsızlığı şaibeyi yolsuzlukları haklı gösterir mi? İtiraz etmesek 29 binden 12 bine kadar çalınan oyları geri getirmesek gitmişti o oylar. Biz, bize verilen ya da rakip adaya verilen oyların yerine gitmesine mesulüz. Burada organize bir kötülüğün olduğunu ortaya konuluyor. Seçimden sonra bizi yüzlerce insan aradı. Sandıklarda üç tane pusula verilmesi gerekirken iki tane pusula verildiğini söylüyor insanlar. Bu da üzerinde durulması gerken bir durumdur. Bu da somut bir şüphedir. Onlarca delilden bahsedebiliriz. Usulsüzlükten bahsedebiliriz. Bizim amacımız itiraz süreçlerinin sağlıklı bir şekilde işlemesi.”