Farz edin, yıl 1975. Bir ortaokul öğrencisinin önünde boş bir kağıt, bir de soru var: ‘‘Yazar Salah Birsel üstüne bir deneme kaleme alın. 15 dakikanız var.’’
Bugün 15 dakika beyin fırtınası yapmak bile çoğu kişiye zul geliyor. Onun yerine elimizin altındaki ChatGPT veya Siri gibi yapay zeka araçlarına danışarak hızlı yanıt alıyoruz.
Fakat uzmanlara göre bu konforun bedeli ağır olabilir. Bilişsel zekayı yapay zekaya devretmek halihazırda zayıflamakta olan insan zekasını iyice güçten düşürebilir.

Yeni teknolojiler hep bir takım endişelere yol açıyor. Telefonların dikkat dağıttığını, sosyal medyanın dikkat süresini kısalttığını veya navigasyon uygulamalarının yön bulma becerimizi körelttiğini gösteren çokça araştırma var.
Şimdi de bilişsel çaba isteyen işlerin üstesinden gelmek için yapay zeka sohbet robotlarına danışılıyor. Üstelik yalnızca bilgiye erişmek için değil, fikir alışverişi veya terapi almak gibi çeşitli amaçlarla kullanılıyor.
Peki bu noktada beynimize ne iş düşüyor? Hakikaten daha önemli uğraşlarla mı meşgulüz, yoksa aklımızı algoritmalara mı devrediyoruz?
Flynn etkisi
The Guardian’a konuşan Cornell Üniversitesi’nde psikolog Robert Sternberg şöyle diyor: ‘‘‘Üretken yapay zeka insan zekasını veya yaratıcılığını tehlikeye atabilir mi’yi konuşmuyoruz artık, çünkü zaten tehlikedeyiz.’’
İnsan zekasının giderek zayıfladığını gösteren birçok araştırma var. En meşhuru ise Flynn etkisi. Buna göre zeka seviyesi (IQ), hem genetik hem de çevresel etkenler sayesinde 1930’lu yıllardan beri nesilden nesile artıyordu. Fakat son yıllarda Flynn etkisi yavaşladı, hatta geriledi.
Filozof ve zeka araştırmacısı James Flynn, İngiltere’de 14 yaşında bir gencin ortalama IQ’sunun, 1980 ile 2008 yılları arasında iki puan düştüğünü ortaya koydu. Dahası, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) araştırmasına göre dikkat süresi kısalan ve eleştirel düşünme becerisi zayıflayan gençlerin, matematik, okuma ve fen bilimleri puanları görülmemiş ölçüde düştü.
Tabii insan zekası bir hayli karmaşık bir yapı ve yalnızca yapay zekadan etkilenmiyor. Nitekim doğum öncesi bakımdan beslenmeye, eğitim süresinden hava kirliliğine kadar birçok faktör IQ’yu etkiliyor.
Yani yapay zekanın etkisini doğrudan ölçmek kolay değil. Gelgelelim bilişsel işleri yapay zekaya devretmenin bilişsel becerileri zayıflattığına dair makul endişeler var.
Bilişsel çabayı azaltmak sinir yollarını köreltiyor
Çalışmayan kaslar nasıl güçsüzleşiyorsa, bilişsel çabayı azaltmak da sinir yollarını köreltiyor. Nitekim en kritik bilişsel becerimiz eleştirel düşünme tehlikede. ChatGPT’ye sorup çarçabuk yanıt almak yerine ne diye 15 dakika boyunca Salah Birsel’i anlatasınız ki?
Araştırmalar bu endişeleri doğruluyor. Örneğin, Microsoft ve Carnegie Mellon Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, haftada en az bir kere üretken yapay zeka kullanan bir meslek grubundan 319 kişiyle anket yaptı.
Buna göre yapay zeka bir yandan iş verimliliğini artırırken, diğer yandan eleştirel düşünmeyi baltaladı ve uzun vadede teknoloji bağımlılığını artırdı. Araştırmacılar, bu eğilimin, yapay zeka kullanmadan problem çözme becerisini zayıflatacağını öngördü.
İsviçre İşletme Okulu’ndan Michael Gerlich, ‘‘Sosyal medya eleştirel düşünmeyi ciddi şekilde etkiliyor’’ diyor: ‘‘İnsanların ilgisini çekmek ve içeriğinizi izletmek için sadece dört-beş saniyeniz var. Sonuç? Kolay tüketilen ama eleştirel düşünmeyi teşvik etmeyen bir dizi içerik. Düşünmenizi, sorgulamanızı gerektirmeyen bilgiler kucağınıza bırakılıyor.’’
Yaratıcı düşünme becerinizi diri tutabilmek için yapay zekayı etkin mi, yoksa pasif mi kullandığınızın ayırdında olmak önemli.
Tabii sadece yapay zekayı kullanırken değil, kullandıktan sonra ne olup bittiğine de dikkat etmekte fayda var. Çünkü haz veren her şey gibi, bir bilgi veya konuyu yapay zeka sayesinde hızlı kavramak da haz verir, beyinin ödül sistemini harekete geçirir.
Ödül sistemi beyin gelişiminde hayati
Normalde bu tür zihinsel ödüller insanları risk almaktan uzak tutar, öğrenme ve yaratıcılığın önünü açar. Ne var ki, bir meseleyi yapay zeka yardımıyla birdenbire kavramak beyinde aynı etkiyi yaratmayabilir.
“Ödül sistemi beyin gelişiminde hayati. Ama bu teknolojilerin gelecekte nasıl bir etki yaratacağını henüz bilmiyoruz. Bu henüz test edilmedi’’ diyor nörobilimci John Kounios.
Psikolog Sternberg’in de uyardığı gibi, artık yapay zekanın bizim için neler yapabileceğini değil, bize ne yaptığını sorgulamanın zamanı geldi.
Gerlich şöyle diyor: ‘‘Artık şunu kabullenelim: Yapay zeka yaşamımızın bir parçası oldu. Ve kullanmak zorundayız. İşte bu yüzden neyi nasıl yapacağımızı öğrenmeliyiz. Aksi takdirde hem kendimizi hem de bilişsel becerilerimizi işe yaramaz hale getireceğiz.’’