Ekonomi yönetimi faiz artışlarının “iç talepte dengelenmeye” yol açmasını bekliyor. Cümlenin afili olmasına bakmayın, vatandaşın para harcamasını zorlaştırmasını bekliyorlar. Çünkü düşünceleri o ki eğer faiz artarsa vatandaş borçlanarak harcama yapmaz, talep düşer, bunun sonucunda da enflasyon düşer. Hatırlayın, daha birkaç hafta önce Bakan Şimşek, talebin güçlü olduğunu göstermek için, kredi kartı harcamalarında ne kadar çok artış olduğundan, bunun sınırlanması gerektiğinden filan bahsediyordu.
Dolayısıyla kredi kartı faizi ne kadar yüksek olursa vatandaş da o derece az para harcar sanıyorlar.
Faiz artışlarının kredi kartı harcamalarına nasıl etkisi olmuştur diye merak edip dün BDDK’nin sitesindeki verilere baktım.
Faizleri artırmaya başladıkları Haziran ayı ortasından 20 Ekim tarihine kadar olan dört aylık dönemde vatandaşın taksitsiz kredi kartı borcu yüzde 44 artmış. MB faizi artırmış, borçlanma maliyeti artmış ama vatandaş bunu hiç umursamayarak daha fazla borçlanmış. Taksitli (faiz uygulanmayan) borçlardaki artış oranı ise sadece yüzde 9,8 olmuş. Bu dönemde ortaya çıkan enflasyonun üçte biri kadar bile artmamış.
Kredili mevduat hesaplarında da benzer bir borç artışı görüyoruz. Bankada hesabınızda para yokken ATM kartınız ile bakiyenizi eksiye düşürerek çekebildiğiniz para var ya, işte o. Faizler artmaya başladıktan sonra KHM’lerin artış oranı yüzde 26’yı geçmiş.
Bu bize ne gösteriyor? Geliri ihtiyaç duyduğu harcamalara yetmeyen vatandaş mecburen borçlanıyor. Başka ne yapabilir ki? Para yok. Vatandaşın öyle “faiz maliyeti” filan gibi hesaplamalara girmediği açık.