Buna bakarak diyebilirsiniz ki 8 bin 500 lira olan yeni asgari ücret açlık sınırının üzerinde belirlenmiştir. Ama maalesef durum öyle değildir. İşçiler ücretlerini çalıştıktan sonra, yani takip eden ayın başında alıyorlar. Uygulama böyle olunca, yeni asgari ücretin işçilerin eline geçeceği zaman Şubat ayı olacaktır. Her ne kadar işçiler yeni ücreti almak için şubatı beklemek zorunda olsalar da, ocak ayında çarşıya, pazara çıktıklarında gıda ürünlerine yapacakları ödemelerin arttığını görecekler. Ocak ayında aylık gıda enflasyonu yüzde 5’de bile kalsa, açlık sınırı 8 bin 663 lirayı aşacaktır.
Bu bize neyi gösteriyor? Yüzde oranları havada uçurarak açıkladıkları yeni asgari ücretin çalışanın eline geçtiği zaman açlık sınırının altında bir ücrete karşılık geldiği gerçeğini. Diğer bir ifade ile çalışanların, bırakın barınma, ısınma, eğitim, sağlık, kültürel vb. ihtiyaçlarının karşılanmasını, karınlarını doyuracak kadar bile bir gelirleri olmayacak.
Bugün itibarıyla asgari ücretin üzerinde bir gelire sahip olan diğer çalışanlar da asgari ücretli olmak üzereler. Eğer onların ücretlerinde oransal olarak benzer bir artış olmaz ise tüm çalışanlar arasında yoksullukta eşitlik sağlanmış olacaktır.