“Değişim” diyerek geçen Kasım ayı başında seçilen yeni CHP üst yönetimi, yerel seçimlerde adayların “önseçimle saptanacağı” sözünü vermiş olmasına karşın, çok kısa zamanda bu söz unutuldu.
Genel Başkan Özgür Özel’in yönetimi, önce İstanbul, Ankara ve Aydın büyükşehir belediye başkanlarını, bunlar önceki “genel başkanımızın isteği” diyerek aday yaptı. Sonra hiç de katılımcı olmayan bir tutumla Ankara ve İstanbul’un ilçe belediye başkanı adaylarının saptanması da ölçüde ve nedense büyükşehir başkan adaylarına bırakıldı.
Bunların dışında kalan tüm adayların “kamuoyu araştırmalarına” göre belirleyeceği belirtilmiş olsa da bu nokta açıklık kazanmadı; adayları merkez yönetimi belirledi. Kimi başvuru yapmayanların aday bile yapıldığı; “uykusuz, uzun gecelerin” ve kamuoyuna yansıyan Haluk Levent olayı türü gelgitlerin sonunda bile aday saptamada kesin sonuca ulaşılamadı; genel başkana tam yetki verildi.
İlginç bir önseçim de yapıldı. CHP yönetimi belediye meclisi üyeliklerinin, üstelik tamamını değil, “yarısını saptamak için” tüm üyelerin katılımıyla önseçim yaptı. Böylece partinin asıl sahibi olan üyelere, siz “büyükleri seçemezsiniz”, küçüklerin de tamamını değil, ancak “yarısını seçebilirsiniz” denilmiş oldu. Eğer önseçim yapılabiliyorsa adayların tamamı için uygulanmalıydı. Önseçim gibi “katılımcı demokrasiye” geçişe örnek olabilecek olan bir uygulama da böylelikle anlamsızlaştırılmış oldu.
Aday saptama uygulaması başka sonuçlar da verdi.