Epey zamandan beri uzmanların üzerinde tezler yazdığı, yorumlar yaptığı tarım ve hayvancılığı hep bir kenara attık. Nasıl olsa çiftçi o bitmez tükenmez tarla ve hayvancılık aşkı ile sürekli üretir diye düşündük ve bu konuda elle tutulur, etkin bir tarım politikası oluşturmaya gerek görmedik. Kısmi olarak desteklemeye dayalı ama çoğunlukla küresel gıda güçlerine yardım eden politika benzeri bazı şeyler yaptık ve bunu da maalesef tarım politikası olarak algıladık… Bu yanlış algının sonucunda köylerin yapısal bütünlüğü bozuldu, köylü yaşlandı, ilkokullar kapandı… Kısacası üretimde, üremede ve iştahtaki süreklilik kayboldu.
Bir virüs salgını sanki bunu tersine çevirecek gibi… Hemen herkes gıdanın, stokun ve sürekliliğin önemini bir kıtlık ve açlık kavramı kapsamında düşünür oldu.