Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanında verdiği Vehbi Koç Ödülü’nün bu yılki sahibi, öncülük ettiği hesaplamalı moleküler ve sistem biyolojisi çalışmalarıyla, milyonlarca hayatı kurtaran farmakolojik ürünlerin geliştirilmesine zemin hazırlayan Ordinaryüs Prof. Dr. İvet Bahar oldu.

Pandemi şartları nedeniyle tören vakfın dijital platformunda gerçekleştirildi. Törende konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, şunları söyledi: “Son 20 yıldır küresel yoksulluk ilk kez artarken, ülkeler arasındaki uçurum daha da büyüdü. Pandeminin ekonomilerde bıraktığı hasar ve derinleşen sosyal adaletsizlikler, önümüzdeki yıllarda çözüm gerektiren önemli sorunların başında geliyor. İnsanların mutsuzluğu ve umutsuzluğu göz ardı edilerek barış dolu bir geleceğin inşası mümkün değil.”
Ailesinden üniversiteye giden ilk kişi
Biyoloji ve tıp biliminde çığır açan çalışmaları içinde değinilmesi gereken en önemli noktalardan biri, bu başarıyı ailesinden üniversiteye giden ilk kişi olarak elde etmesi; diğeri ise, temel çalışmalarının hemen hepsini bir bilim insanı olarak Türkiye’de tamamlamasıdır.”
‘Misyonum, gelecek nesillerin yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmak‘
Bilim dünyasının en prestijli akademilerinden Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi üyeliğine seçilen Türkiye’den ilk bilim insanı Bahar, “Benim bir misyonum da gelecek nesillere örnek olmak, ışık tutmak; yeteneklerini daha da geliştirmelerine ve kullanmalarına yardımcı olmak” dedi.
Genç kızlara, özellikle de akademik kariyer için bilim dünyasını seçeceklare hitap eden Bahar, şunları vurguladı: “İsterseniz, arzu ederseniz ve bunu gerçekleştirmek için gerekli emeği sarf ederseniz yapamayacağınız hiçbir şey yok. Yeter ki karşınıza çıkacak engellere göğüs gerecek, yolunuza şaşmadan devam edecek kararlılığı gösterebilin.”
Obama davet etti, Beyaz Saray’da konuştu
İvet Bahar, lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi’nde kimya mühendisliği alanında, doktorasını İstanbul Teknik Üniversitesi’nde kimya alanında tamamladı ve polimer fiziğine ilgi duymaya başladı. Akademik çalışmalarını 1986-2001 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürdü ve profesör unvanını aldı. 2001 yılında Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Moleküler Genetik ve Biyokimya Bölümüne profesör olarak atandı. 2016 yılında ABD eski başkanı Barack Obama tarafından Beyaz Saray’da ‘Çok Ölçekli Modellemeler ve Biyolojide Büyük Veri’ başlıklı konuşma için davet edildi.
İlaç tasarımları çalışıyor
Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu ve Amerikan Bilimler Akademisi üyesi seçilen ve halen Avrupa Araştırma Konseyi Fiziksel ve Mühendislik Bilimleri hakemler kurulu üyesi olan Bahar’ın, hesaplamalı biyolojide 300’den fazla makalesi bulunuyor. İvet Bahar aynı zamanda biyolojik bilimler ve ilaç tasarımları alanlarında çalışmalar yürüten Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün iki farklı merkezinde de başkanlık görevi yaptı. Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2013 yılında Ordinaryüslük unvanını kazanan İvet Bahar, halen aynı üniversitede 2004 yılında kurduğu Hesaplamalı Sistemler Biyolojisi bölümünün başkanı olarak araştırma çalışmalarını sürdürüyor.
Bahar’ın geliştirdiği yöntemler sadece temel bilimlerde değil, ilaç geliştirilmesinde ve klinik çalışmalarda da kullanılıyor. Bahar’ın çalışmalarını sürdürdüğü hesaplamalı biyoloji, ölçeği ve karmaşıklığı çok yüksek olan biyoloji ve sağlık bilimlerindeki verileri incelemek için yeni yöntemler geliştirmeyi hedefliyor.
Çalışmaları mRNA aşılarının gelişmesine zemin hazırladı
Bahar’in geliştirdiği yöntemler sadece temel bilimlerde değil, ilaç geliştirilmesinde ve klinik çalışmalarda da kullanılırken; yakın tarihli çalışmaları, bilgisayar yardımıyla ilaç geliştirilmesi üzerine yoğunlaştı ve hesaplamalı farmakoloji bilimi alanında önemli atılımlar yapılmasının önünü açtı. Hesaplamalı moleküler ve sistem biyolojisi aynı zamanda hücre ve genetik tedavilerinin yanı sıra özellikle kanser tedavileri için geliştirilen ve pandemi sırasında sağlık alanında yeni bir çağ başlatan mRNA aşılarının geliştirilmesine zemin hazırladı.
Bahar, klinik açıdan sinir ileti çalışmaları ve tedavisinde yeni yaklaşımlar, beyin iskemisi, karaciğer fibrozu ile bağışıklık sistemini baskılayan tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi gibi çok farklı alanda tedavilere yönelik çalışmalarda da rol aldı.