AKP medya, sermaye, paşa gibi tüm yozlaşmış efendilere karşı iktidar oldu.
İlk işi, siyaseten de rakip olmuş, aslında sayesinde tek başına iktidar kazandığı; saldırgan bir medya ile “etik metik tanımayan”, Doğan ve Bilgin’e de sürekli saldıran Uzan Grubu’nu bitirmek oldu.
Doğan Grubu, Sabah’ı da batırmak için bir gecede yönetimini, yazarlarını, kadrolarını boşaltıp Vatan’ı kurdurdu.
Madik medyası bugünün kuyusunu kendi de kazıyordu yani.
“Medyaya rağmen” iktidar olup abartılı “medya korkusu” yaşayan Erdoğan ve AKP, Uzan’la yaptığını model aldı. Sabah-ATV’ye bir gecede el kondu; AKP’nin bu işteki büyük müttefiki rakibini boğmak isteyen Doğan Grubu’ydu.
Bildiğim kadarıyla, iktidar (veya bir kısmı) TMSF’deki Sabah-ATV’yi önce, Carlyle gibi yabancı gruplara vermek istedi. “Askere karşı yabancı medya güvencesi” diye. Fakat sonra ihtirasla “kendi malları” yaptılar; dünya basın tarihinin en sefil medya devirlerinden Havuz’un temelleri atılmış oldu.
Star, ardından Karamehmet’in Akşam’ı, derken başkalarına baskı, tehdit, kuşatma, düşmanlık, saldırıyla beslenen “tapelerin havuzu” şimdi “Cemaat medyası”ndan Koza-İpek’e çullandı.
Elbet başka gazete, TV, gazetecilere baskı ve gözdesi polis-savcılar marifetiyle baskın yapılırken “Cemaat medyası” da “iktidar medyası” idi.
Ama ne yapacağız?
Kim mağdur ise mağrurlara karşı özgürlük diyeceğiz…
Kim mağrur, kibirli ve despot ise de adını koyacağız.
En acısı, eski mağdurların mağrurun feriştahı olması.
En hüzünlüsü eski mağrurların mağdur olması.
Sonra zaman geçecek… Hepsi bir şeylerin kıymetini anlayacak mı, işte onu bilemiyoruz!