Ostim var, Davutpaşa var, Ceylanpınar’ın kamyon kasasından dereye dökülmüş sütkızları da var. Bugün Afyon Cephanelik Patlaması duruşması var işte. Denetim baskısı, komutan kaprisi ve belki de başka telaşlar yüzünden 25 askerin paramparça olup dokularının 6 kilometrelik alandan kazındığı o alev alev gece.
Askeri Mahkemede emri veren komutanlar serbest yargılanıyor; cephanelikte parçalanmış iki astsubay ise teknik ve idari sorumlu olarak sanık; ama çoktan ‘ölüm cezası’ almışlar. Hem de gece yarısı, acemi erlerle, kamyon farı eşliğinde o işin yapılamayacağına dair itiraz edip disiplin ve sicil tehdidiyle oraya tıkıldıkları halde!
Sistem bu: Otoritenin, hiyerarşinin, sınıf ve statü buyruklarının ölüme ittikleri, bir de kendi sonlarının sorumlusu ilan ediliyor! Öyle ya, Yalvaç’taki tarım işçilerinden biri Mevliye Ölmez’di; ama öldü.
Öyle ya, Manisa’daki tarım işçilerinden biri Zeynep Zengin’di; ama yoksulluğunun peşinde bu dünyada bir yer ararken can verdi!
Kefenden, kederden bir kader onlara biçilen!
Sayısız, sırasız, sıvasız haneler.