Fakat Türkiye sahiden bir noktaya gelmiş! Bizi yönetenler yedikleri şamarın acısını çıkarmak için üstümüze çullanmazlarsa, kısa süre de olsa sevinebiliriz.
Bu sevincin nelere mal olduğunu, otuz kurşunla öldürülen, dokuz çocuklu HDP aracı sürücüsünü, Diyarbakır’da şenlik havası içerisindeyken nasıl olduğunu bile anlayamadan bu dünyadan göçüverenleri, hastane odasında ayıldıklarında ayaklarının, bacaklarının yerinde olmadığını fark edenleri sevincimize katmak nasıl mümkün olacak?
Belki onlar için de, inadına sevinmeliyiz.
“Türkiyelileşmiş Kürt partisi”nin etrafında birleşip, yakın siyasî tarihin, geleceğe muhtemel etkileri bakımından belki de en anlamlı adımını attık. Yaptığı ettiğinin içeriği bir yana, sırf haliyle tavrıyla her gün isyan çıkarma potansiyeline sahip ‘tek adam’ın planları bozulduğu, suratı asılacağı, onunla birlikte, ‘dünyayı biz yarattık’ havalarına girmiş kendini bilmez küstahlar da bozum olacağı için bile sevinebiliriz.
Seçilsin diye uğraştığımız insanlar, sırf Meclis’e girmeleriyle bile çok şeyi değiştirmiş olacaklar. Ne demek ya Roman milletvekili? Ermeni milletvekili? Ezidi milletvekili? Sırf Meclis’teki varlıklarıyla bile ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde değişim-dönüşüm’ başlıkları attırabilecek birçok isim var. Ya da isterseniz: ‘Terör Meclis’te!’ ya da: ‘Cumhuriyet’in temeline dinamit!’ ya da: ‘Zerdüşt Meclis’i!’