Ama hesaba katılmayan bir şey vardı, Konfederasyon Kupası’na katılmayan ve giderek dişlileri daha bir yerine oturan Almanya… Onlar hiçbir zaman futbolun estetisyeni olmamışlar ama mücadelenin, azmin, çalışkanlığın ifadesini temsil etmişlerdi. Lakin son dönemin Almanya’sı bu kimliğe yaratıcılığı, oyunun coşkusunu, takımdaşlık ruhunu da katmıştı. Hırvatistan, Meksika, Kolombiya maçlarında sinyal veren problemler Almanya karşısında ‘Açık ofsayt’ta kalmış ve malum 7-1’lik skor gelmişti.
Evet sanat çoktan ölmüştü ama hayat devam ediyordu… Brezilyalılar ayakta kalmak için kendi ruhlarına Avrupa’lı özellikler katmayı uygun görmüşlerdi. Haklıydılar. Evrimin genel mantığı buydu… Peki bundan sonra ne olacak? Ellerinde her daim büyük bir malzeme var, elbette bir çıkış yolu bulacaklar. İlham perisi için belki de ‘Sanat tarihi’ne bir göz atmaları gerekiyor. Sanatın tek bir tarifi yok malum. Bugüne kadar sanki ‘Empresyonistler’e yakın gibiydiler, 1900’lerin başında ‘Sanat öldü, yaşasın sanat’ sloganıyla ortaya çıkan ‘Dadaistler’i ya da ‘Fütüristler’i, ‘Kübistler’i, hatta ‘Gerçeküstücüler’i örnek alabilirler… Çünkü ‘Yeni gerçekçi’ Almanya ve benzeri takımları geçmenin yolu bu sanki…