MESUDE ERŞAN
@mesudersan / mesudeersan@diken.com.tr
Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Dilşat Mungan, her üç astım hastasından birinin hastalığının kontrolsüz olduğunu söyledi.

Astım, mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan müzmin (kronik) bir akciğer hastalığı. Tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı/ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtiler gösteriyor.
Belirtilerin genellikle birkaçı, aynı anda yaşanıyor. Hava yolunu daralttığı için hastalar nefes darlığı hissediyor. Hastaların yarısı alerjik, diğer yarısı değil. Polenler, ev tozu akarları, kedi-köpek gibi hayvanların tüyleri, küf mantarları, soğuk hava, egzersiz, bazı ilaçlar, toz, duman, bazı kokular tetikleyici olabiliyor.
Astımla kaliteli yaşamak mümkün
Dünyanın hiçbir yerinde astımı tamamen ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi yok. Tedavinin amacı belirtilerin kontrol altına alınması ve hastanın yaşamının normale en yakın devam ettirilmesi.
Mungan, “Evet hastalığı tamamen ortadan kaldıramıyoruz ancak uygun tedaviyle kontrol edebiliyor, atakları sıfırlayabiliyor ve kaliteli yaşam sağlayabiliyoruz” dedi.
Kurtarıcı ilaç sürekli alınmaz!
Halen tedavide iki temel ilaç kullanılıyor. Biri tedavi edici ilaçlar. Genellikle solunum yoluyla alınan kortizon. Diğeri de nefes açıcılar. Nefes açıcılara ‘kurtarıcı ilaç’ da deniyor.
Bazı astım hastaları solunum yoluyla alınan kortizon ilacını bırakıp bırakıp, “Nasıl olsa öbürü beni rahatlatıyor” düşüncesiyle kurtarıcı ilacını devamlı kullanıyor.
Mungan bunun son derece zararlı olduğunu söyledi: “Kortizon ilaçlarının bırakılması, astım ataklarını davet eder. Birçok yan etkilere yol açar. Evet kurtarıcı ilaçlar alınabilir. Ama sadece gerektiğinde. Düzenli alınması gerekenler, solunum yoluyla tedavi edici ilaçlar. Hastalarımız bazen bunların yeterince etkili olmadığını düşünüyor. Oysa ki hem yeterince etkilidirler hem de daha güvenli. Solunum yoluyla alındığı için ilaç için direkt hasta bölgeye ulaştırılır. Yan etkileri de çok daha azdır.”
‘Ağır astım kader değil’
Astım hastalarının sadece yüzde beşi ağır vakalar. Büyük çoğunluk hafif ve orta şiddetteki astımlılar. Çok sık şikâyet yaşanması, atak geçirilmesi tek başına ağır astım olduğunu göstermiyor. Başka faktörler buna zemin hazırlayabilir: “Alerjen, tetikleyici teması, eşlik eden hastalıkların (sinüzit, alerjik rinit gibi) tedavi edilmemesi gibi. Bu faktörlerin düzeltilmesine rağmen işler yolunda gitmiyorsa ağır astım grubuna giriyor demektir. Ağır astımda da şikâyetleri, atakları azaltan hatta ortadan kaldıran daha ileri tedaviler mevcut. Hastalar bunu kaderleri kabul etmesin.”
Nefes yoluyla alınan ilaçların içinde kortizon var. Kortizon çok iyi bir ilaç olsa da iki ucu keskin bıçak. Hap veya enjeksiyonla şeklinde alınan kortizon, sisteme karışarak istenmeyen yan etkilere yol açabiliyor. Ancak nefes yoluyla alınan ilaçlarda çok daha düşük oranlarda bulunuyor, hedeflenen bölge haricinde vücuda dağılmıyor.
Mungan, şunları kaydetti: “Kortizon hap veya enjeksiyon yoluyla alındığında kilo aldırma, ödeme yol açma enfeksiyonlara yatkınlık, tansiyonu yükseltme, diyabet kontrolünü bozma, osteoporoza zemin hazırlama gibi etkiler yapabilir. Astım hastalarımızın solunum yoluyla aldığı astım ilaçlarımız bu yan etkilerin hiçbirini yapmıyor. Emilme, kana karışma dolayısıyla yan etki yapma riski düşük. İki yan etkileri var. Ağızda pamukçuk ve ses kısıklığı. Ancak ilaç kullanımından sonra ağızın suyla çalkalanmasıyla bu etkileri de önlenebilir.”
Öte yandan araştırmalar hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği şekilde kullanmasının yanı sıra sigarayı bırakmanın, obezlerin kilo vermesinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın ve solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü kolaylaştırdığını gösteriyor.