MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Avrupa Komisyonu, nanoteknolojik kanser tedavi yöntemleri geliştirmeyi hedefleyen NANOBIO4CAN Projesine, 3.8 milyon avro hibe verdi. Proje, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) koordinatörlüğünde yürütülecek.
Konsorsiyumun ortakları ise İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG), Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi (KUTTAM) ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM). Bu dört kurum, nanoteknoloji ve sağlık alanındaki bilgi birikim ve teknolojik altyapılarını birleştirerek projeyi yürütecekler.
Projede Almanya, ABD, Hollanda, İtalya, Polonya, Slovakya ve Yunanistan’dan nano-biyoteknoloji alanında önde gelen 20 üniversite, teknopark, araştırma merkezi ve sanayi kuruluşu da ortak olarak yer alıyor.
SUNUM Direktörü ve projenin koordinatörü Prof. Dr. Fazilet Vardar Sukan, NANOBIO4CAN Projesinin, yurt içi ve yurt dışında kanser alanında çalışan doktora sonrası araştırmacıların SUNUM, İBG, KUTTAM, TÜBİTAK-MAM’da geliştirecekleri ve yürütecekleri projelerle araştırmacı yetkinliklerini iyileştirmelerine de olanak sağlayacağını söyledi. Projenin bir diğer önemli katkısı, Türkiye’nin ve bilim insanlarının kanserle ilgili çalışmalarının bilinirliği ve görünürlüğünü artırmak.
Zor hastalıkların ümidi nanoteknoloji
Bu vesileyle Sukan’a nanoteknolojik ürünlerin sağlık hizmetleri alanındaki kullanımı ve geleceğini sorduk. Nanoteknolojik ürünler (nanomalzemeler, nanoyapılar veya nanoformülasyonlar da deniyor) tanıda özellikle görüntüleme sistemlerinde, tedavideyse bazı ilaçlarda bulunuyor. Tanı ve tedavi amaçlı pek çok hastalıkla ilgili çalışmaların sürdüğünü belirten Sukan, kesin tedavisi henüz bulunmayan kanserler ve Parkinson, Alzheimer vs. gibi nörodejeneratif hastalıklarla ilgili çalışmaların daha yaygın olduğunu söyledi.
Kemoterapi ilaçlarının pek çoğunun nanoformülasyonları Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) tarafından onaylandı. Daha az yan etkisi olduğu ve sağlıklı hücrelere daha az zarar verdiği için klasik kemoterapi ilaçlarına göre daha çok tercih ediliyorlar.
Sukan, şunları dedi: “Nanoteknolojinin kanser tanı ve tedavisinde çok ciddi avantajları olduğunu artık herkes kabul ediyor. O nedenle nanoteknolojinin gelecekte de kanser tedavisine giderek artan bir destek vereceği kesin” dedi.
Gelecekte kullanımı daha da yaygınlaşacak
Tanı ve tedavi amaçlı farklı nanoyapılar kullanılıyor. Örneğin, tanıda daha çok metalik nanoyapılar ile kuantum noktalar kullanılırken, tedavide metalik nanoyapıların yanı sıra lipid temelli ve polimerik nanoparçaçıklar tercih ediliyor. Kanserli dokuyu hedefleyen tedavi yöntemlerindeyse radyoaktif malzemeler giderek öne çıkıyor. Lipozomlar, hücre zarıyla aynı yapıda olması nedeniyle bugün halen en yaygın olarak kullanılan nanoyapılardan biri.
Sukan araştırmalardan ümit vadedici sonuçlar çıktıkça farklı nanomalzemelerin kullanımının artacağı görüşünde: “Günümüzde nanoyapılar çoğunlukla hedefli veya hedefsiz ilaç taşıma sistemleri olarak kullanılıyor. Özellikle 1960’lı yıllarda lipozomların ilk keşfiyle başlayan nanoyapı araştırmaları kanserin tedavisinde halihazırda ciddi değişimler ve katkılar yaptı. Radyoaktif yapılar da giderek öne çıkıyor. Gelecekte bu değişimlerin ve katkıların klinikte daha yaygınlaşma potansiyeli çok yüksek.”
Son yıllarda kanser tedavisinde hedefe yönelik ilaçlar, hemen peşinden gelen immünoterapiler oyunu değiştirdi. Birçok kanserin tedavisinde yol aldırdı.
Bu etki nanoteknolojiyle birleşir mi? Sukan, şöyle yorumladı: “İmmünoterapinin hedefli ve kontrollü tedavi etkisini daha çok arttırdığı söylenebilir. Bilimsel araştırmaları ve tanı-tedavi çalışmalarını büyük resmin parçası olarak değerlendirmek gerek. Birinde ortaya çıkan yeni fayda ve yaygın etki, diğer bileşenlerle güçlenebiliyor ve desteklenebiliyor.”
Türecilerin mRNA aşısı bir adım öteye taşıdı
Nanoteknoloji, sektörler ötesi yaygın bir teknoloji olduğundan çok farklı alanlara dokunuyor. Geliştirilen yöntem ve yaklaşımlar farklı uygulamalar için kullanılıyor.
Örneğin nanoyapıların gen tedavilerinde yeri var. En yaygın kullanılanlar retrovirüs, lentivirüs, adenovirüs gibi viral yapılar. Diğer heyecan verici alanlardan mRNA çalışmalarında da nanoteknoloji var.
Sukan, şunları söyledi: “Covid-19’a karşı kullanılan Biontech aşısı, koronavirüsün yüzey proteinini kodlayan mRNA’nın lipozom nanoyapılarına yerleştirilmiş hali. Böylece ilk defa RNA temelli lipozomal nanoyapılar dünyada bu kadar yaygın kullanıldı. Öte yandan bilimsel araştırmalar tüm dünyada inanılmaz bir hızda devam ediyor. Gelecekte de çok yeni yaklaşımlarla yeni tanı ve tedavi uygulamalarının uygun maliyetler ile yaygınlaşabileceğini söyleyebilirim.”