MESUDE ERŞAN
@mesudersan
Covid-19 enfeksiyonunun tedavisinde hayat kurtaran antiviraller Molnupiravir, Paxlovid, Remdesevir ve monoklonal antikorlar Türkiye’de henüz bulunmuyor. Hastalar ve yakınları bu ilaçları yurt dışından ülkeye kaçak sokan ‘çantacı’lardan binlerce lira ödeyerek temin etmeye çalışıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen 24 Kasım’da yeni Molnupiravir’in tedavi rehberine eklenmesine karar verildiğini açıklamıştı. Ancak ilaç güncellenen erişkin tedavi rehberine girmedi. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ise 5 Ocak’ta, 40 set Molnupiravir alımı için ihaleye çıktı ve fiyat teklifi beklediğini ilan etti.
Yeni antiviraller, özellikle hamileler, ileri yaştakiler, aşırı kilolular, organ naklettirmiş kişiler, immün yetmezliği olanlar, kanser ve tansiyon hastalarında Covid-19 enfeksiyonunun kontrolü ve sağ kalımda anlamlı oranlarda katkı sağlıyor.
Paralar boşa gitti
Türk Toraks Derneği Sağlık Politikaları Çalışma Grubu yürütme kurulu üyesi Doç. Dr. Osman Elbek, pandemi süreci boyunca Sağlık Bakanlığı’nın antiviral tedavi stratejisinin ‘baştan aşağıya’ yanlış olduğunu söyledi.
Bilimsel araştırmalarla Covid-19’a karşı etkisizliği ortaya konduktan sonra bile hidroksiklorokin, favipiravir ilaçlarının uzun süre dağıtıldığını hatırlatan Elbek, “Bakanlık tüm uyarılarımıza rağmen vermeye devam etti. Oysa bilimin kabul ettiği ilaçlar, bir sağlık hakkı olarak hastalara ulaştırılmalı. Hidroksiklorokin ve favipiravire harcanan paralar, Molnupiravir, Paxlovid, Remdesevir ile monoklonal antikorlar için kullanılabilirdi” dedi.
Molnupiravir, Paxlovid, Remdesevir ile monoklonal antikorların hızla ruhsatlanarak, uygun hastalar için bir an önce tanımlanmasını dört gözle beklediklerini ifade eden Elbek, “Evlere, her hastaya dağıtılmasın. Uygun hastalarımız için ilaçlara eczaneler, hastaneler üzerinden güvenilir, emin, ücretsiz ulaşalım” dedi.
Flakonu 1300 lira
Elbek, Remdesivir’in hala bugün sınırlı bir grup hasta için kullanılan etkili bir antiviral ilaç olduğunu belirtti. İlacın, Sağlık Bakanlığı tarafından zaman zaman, sınırlı sayıda verildiğini söyleyen Elbek, şöyle devam etti: “Özellikle salgının ikinci pikinde hastalar, büyük oranda kayıt dışı yollarla bu ilaca ulaştı. Özbekistan ve Hindistan üzerinden geliyordu. Flakonu da yaklaşık 1300 liraya temin ediliyordu. Bir hasta için en az altı flakon, bazen de 12 flakon gerekiyordu. Bazen hastalar gerçekten ekonomik olarak çok zorlandılar.”
Trump’ın ilacı hiç gelmedi
Eski ABD başkanı Trump, Covid-19’a yakalanınca tedavisinde Remdesivir ile birlikte monoklonal antikorlar verilmişti. Monoklonal antikorlar ilk onayı FDA’dan aldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de Eylül 2021’den beri “Kullanın, işe yarıyor” dedi. DSÖ’nün önerdiği monoklonal antikorlardan hiçbirine Türkiye’de ulaşmak mümkün olmadı. Özellikle Delta varyantına karşı çok etkili ve pahalı olan monoklonal antikorlar Türkiye’ye kaçak yollardan da hiç getirilmedi.
Elbek şöyle konuştu: “Ölümleri yüzde 80’e yakın önlüyor. Eylülden bu yana Türkiye’nin Delta varyantıyla ölüm sayısı günde 150’nin altına düşmedi. 20 milyondan fazla insanın aşısız olduğu ülkemizde monoklonal antikorlar özellikle gebeler, çok ciddi risk faktörü olanlar için hayat kurtarıcı olabilirdi. Türk Toraks ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları derneklerinin çağrısına rağmen Türkiye’de hiç kullanılmadı.”
Öte yandan Omicron’la birlikte, ocak ayından itibaren monoklonal antikorların pek çoğu işe yaramaz hale geldi. Sadece biri Omicron’da hala etkili.
Hap formunda
Molnupiravir vee Paxlovid diğerleri gibi damar yoluyla değil, ağızdan alınan iki antiviral. Elbek, “Molnupiravir ve Paxlovid AB İlaç Ajansı (EMA), Amerikan İlaç ve Gıda Kurumu (FDA) ve İngiltere tarafından onaylandı. Bakan Koca Molnupiravir’i tedavi rehberine alacaklarını söylese de yeni kılavuzda yer verilmedi. Molnupiravir’in Türkiye’deki bir ilaç şirketi tarafından üretileceğine dair bir bilgimiz var. Ama henüz hayata geçirilmedi” dedi.
‘Söylesek bir türlü, söylemesek bir türlü’
Elbek, özellikle risk grubunda bulunan, hastalığı ağır seyredebilecek, kritik hastalar söz konusu olduğunda hekim olarak büyük bir ikilem yaşadıklarını söyledi: “Bir yandan hastalığı kötü seyrederse hastamın yaşamının çok ciddi risk altına gireceğini biliyorum. Diğer yandan ruhsatlı olmasa da kötüye gidişte etkili olan bir ilaca bir şekilde ulaşılabileceğini biliyorum. Örneğin Molnupiravir’e erken dönemde başlanması kötüleşmeyi engelliyor. Kritik sorunumuz, bu bilgiyi hasta ve yakınlarına verelim mi, vermeyelim mi? Söylesek bir türlü, söylemesek bir türlü. Ben zaman zaman yüksek riskli hastalarda söyledim. Hala da bunun söylenmesi gerektiğini düşünüyorum ama doğru bilgilendirerek, ruhsatsız olduğunu, kaçak geldiğini, etken maddesinin olup olmadığını bilmediğimizi açıklıkça ifade ediyorum.”
‘Herkes bilmezden geliyor’
İlaçların yurt dışından kaçak getirildiğini anlatan Elbek, “Hastalar ve yakınları riskleri göze alıyor. Türkiye Remdesivir’de kötü bir tecrübe yaşamıştı. Bazı kaçak gelen Remdesivirlerin içinde mikrop vardı, hastalara bulaştı. Bu çok büyük risk. İlaçların fiyatı çantacıya göre 150 dolar ile 250 avro arasında değişiyor. Emin olunmayan bir ilaç için, bu kadar para ödenmesi gerekiyor” dedi.
Söz konusu ilaçların nasıl temin edilebildiğinin bir sır olmadığını belirten Elbek, “Bu herkesin bildiği ama hiç kimsenin bilmediği bir sır. İlaçların nereden, nasıl alındığını devlet de sağlık bakanlığı da sağlık müdürlüğü de biliyor olmalı” dedi.
Denize düşen, yılana sarılıyor
Adını vermek istemeyen bir eczacı, çantacıların nasıl çalıştığını anlattı. Çantacıların, bazı eczanelerde telefonları bulunuyor. Türkiye’de olmayan bir ilaç talep edilince, eczaneden çantacıya ulaşılıyor. Çantacı ilacı teslim ediyor. Pandemi sürecinde bazı hastaneler bile bu yolla antiviral ilaç temin etti. Eczacı, “Çok sıkıntılı bir durum. Herkes biliyor. Denize düşen, yılana sarılıyor. Yıllardır bu işi yapan, güven veren çantacılar var. Tabii ki bu alışverişin faturası, fişi yok. Sonuçta yurtdışından, kaçak geliyor. Bir şekilde hastanelerden çıkarılan ve dışarıda kaçak satılan ilaçlar olduğunu da duymuştum” diye konuştu.