Tarih, günümüzün siyasi ve ideolojik kavgalarına “delil” devşirmek için değil, “anlamak” için okunmalıdır.
Lozan zabıtlarını, Meclis’teki müzakereleri, İngiliz siyasetini, bu siyasetteki değişmeleri ve zamanın kuvvet dengesi gibi sorunları okumadan doğru düşünebilir miyiz?
Daha önemlisi “anlama” melekemiz gelişir mi?
Sadece Lozan’ı değil, en azından son iki yüzyıllık tarihimizin hiç olmazsa ana başlıkları hakkında okumalar yapmak ve bu sayede bilgiyle düşünmek gerekir.
Bunun yerine duygular, önyargılar, komplo teorileri ve ideolojik şablonlarla tarihe bakınca ne oluyor biliyor musunuz?
Bilgi ve analiz düzeyi düşük, duygu ve önyargı düzeyi kabarık bir siyasi kültürler çatışması hayatımıza hükmediyor.
Halbuki Cumhuriyet romantizmiyle Osmanlı romantizmini vuruşturmaya değil, tarihi tecrübemizi anlamaya, değişen dünya içinde yorumlamaya ve o zihni birikimle geleceğe bakmaya ihtiyacımız var.