Akademisyenler Yasemin Abayhan, Heyyem Hürriyetoğlu ve Ayşe Tuna ‘mültecilere yönelik önyargı
ölçeği’ni Türkiye’deki Suriyeli göçmenler için uyarladı. Varılan sonuç şu: “Bir arada yaşayabilmenin sağlanabilmesi için çalışılması gereken konulardan biri de mültecilere yönelik önyargılardır.”
Çalışma, 7 Ekim 2020 ile 16 Haziran 2021 tarihleri arasındayaşları 18 ile 62 arasında değişen, 353’ü kadın, 157’si erkek 510 katılımcıyla yürütüldü.
Mültecilere Yönelik Önyargı Ölçeğinin Türkçe Formunun Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması‘nın giriş kısmında şu ifadelere yer verildi:
15 Mart 2011 tarihinde Suriye`de başlayan iç çatışmalar ülkeyi kaosa sürüklemiş, çok sayıda insan yaşadıkları bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Ülkede yaşanan çatışmaların iç savaş boyutuna ulaşmasıyla birlikte ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilere Türkiye’de ‘açık kapı politikası’ uygulanmıştır. Bunun neticesinde, Nisan 2011’de Suriyelilerin Türkiye’ye göç hareketi başlamıştır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 2018 verilerine göre bugüne kadar 6,3 milyon kişi Suriye’den başka yerleşim yerlerine göç etmiştir. 2022 yılı itibariyle Türkiye’de geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayısı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin resmi rakamlarıyla 3 mliyan 574 bin 800; Göç İdaresi Başkanlığı resmi rakamlarına göre 3 milyon 585 bin 447 olarak belirtilmiştir.
Bu istatistikler Türkiye’nin bütün ülkeler arasında en yüksek sayıda Suriyeli göçmen nüfusuna ev sahipliği yapan ülke olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, Türkiye’deki Suriyeli mülteciler ile Türk toplumunun arasında sürekli bir etkileşim olması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Böylece, mültecilerin yerleştikleri bölgede yaşayan insanlar birtakım faktörlerle ilişkili olarak mültecilere yönelik olumlu veya olumsuz bazı tutumlar geliştirebilmektedir.
Türkiye’de Suriyeli mültecilere yönelik tutumları ele alan araştırma bulgularına göre Türkiye’de Suriyelilere ilişkin söylemlerin ‘tehlikeli yabancılar’ ya da ‘potansiyel tehlikeli gruplar’ olarak ortaya çıktığı görülmektedir (Ünal, 2014). Yine aynı araştırmada, katılımcılar Suriyelileri çoğunlukla ‘tehlike arz eden’, ‘suç işleyen’ ya da ‘işleme potansiyeli olan’ gruplar şeklinde adlandırmışlar ve Suriyelilerin Türklerin yaşadığı bölgelerde üstünlük kurmayı amaçladıklarına ilişkin inançlarının olduğunu dile getirmişlerdir.
Bir başka araştırmada da Suriyeli mültecilere ilişkin tutumlar ‘ülkenin ekonomik yapısı için potansiyel bir tehlike oldukları’, ‘iş imkânlarını sınırladıkları’, ‘yaşadıkları bölgelerde hırsızlık şiddet, fuhuş ve kaçakçılık gibi suçlara bulaşarak toplumun ahlak ve huzurunu bozdukları’, ‘terör olaylarını tetikledikleri’, ‘kanunları ihlal ettikleri’, ‘ülkemizin siyasi, ekonomik, demografik yapısı ve aile kurumu üzerinde potansiyel bir tehlike oluşturdukları’ şeklinde araştırma sonuçlarına yansımıştır (Kabaklı-Çimen ve Ersoy-Quadir, 2018).
Bu bulgulara dayanarak, Türkiye’de Suriyeli mültecilere yönelik tutumların daha çok olumsuz yönde olduğu görülmektedir. Ayrıca, Türkiye’de Suriyelilere ilişkin temsiller göz önünde bulundurulduğunda söz konusu temsillerde Suriyelilere yönelik önyargılar dikkat çekmektedir. Bu durumda, önyargının Suriyeli mültecilere yönelik olumsuz tutumları şekillendirmede büyük rol oynadığı görülmektedir. Buradan hareketle, Türkiye’de Suriyeli mültecilere yönelik önyargının incelenmesi kritiktir.”
Araştırmadaki ölçek maddeleri şöyle sıralandı:
Mülteciler…
Klasik Önyargı
- Geldikleri yere geri dönmeliler.
- Zaman, para ve yer israfıdırlar.
- Yararlarına nazaran çok daha zahmetliler.
- Bizim sorunumuz değildir.
5.Ülkemizde hoş karşılanmazlar. - Yardıma ihtiyaçları varmış gibi yaparlar.
- Toplumumuza uyum sağlamada yetersizler.
- Ülkemizde olmaları çok tehlikelidir.
9.Yardıma ihtiyaçları var, ancak ülkemizde yardıma daha çok ihtiyacı olan başka
insanlar da var. - Güvenlik sağlandıktan sonra ülkelerine geri dönmeleri gerekir.
- Ülkemizdeki sisteme uyum sağlamada güçlük çekebilirler
Koşullu Önyargı
- Herhangi bir sabıkaları olmadığı sürece ülkemize gelebilirler.
- Ülkemizde çok sayıda mülteci almadığımız sürece sorun yaratmazlar.
- Türkçe konuşabildikleri takdirde uyum sağlamaları kolaylaşır.
- Ülkemize girişlerine yasal göçmenlere öncelik verilerek müsaade edilmelidir.
- Kanunlarımıza uydukları sürece ülkemize girebilirler.
Çıkan tablo şöyle:

Makalenin sonuç bölümünde ise “Bir arada yaşayabilmenin sağlanabilmesi için çalışılması gereken konulardan biri de mültecilere yönelik önyargılardır” denildi.