f.geerdink@gmail.com
Geçen haftaki facianın ardından bir makalede okuduğuma göre, Soma’daki madenlerin hemen yanıbaşındaki küçük bir yerleşim olan Cumalıköy’de, madenci olmaktan başka fazla şansınız yok. İş tehlikeli, maaş pek yüksek değil. Fakat ailenizi doyurmak istiyorsanız başka seçeneğiniz yok. Bunu okuduğumda, geçen hafta birçok kez olduğu gibi, aklıma Roboski katliamı geldi. Orada da insanların ailelerini doyurabilmek için tehlikeli bir iş yapmaktan başka şansı yoktu. Orada da, ölümlerden devlet sorumluydu ve başını ters yöne çevirdi.
Geçen hafta gerçekten hasta olmanın eşiğine gelmesinin nedeni belki de buydu. Önce korkunç bir facia, ardından devletin bunun üzerini kapatmak yönündeki refleksleri… Kitabım için Roboski katliamını araştırırken bu refleksleri ayrıntılarıyla öğrenmiştim ve bu hafta bunların hepsini en baştan görünce midem bulandı.
Yeraltının derinliklerinde
Roboski katliamından sonra AKP ‘kaza’ demişti. Aynı hükümet, herhangi bir soruşturma yapılmasını beklemeden ve madencilerin cansız bedenlerinin hâlâ yeraltının derinliklerinden çıkarıldığı sırasında, ‘kaza’ dedi. Hükümet, bu tür ‘kaza’ların hayatın normal bir parçası olduğuna herkes tarafından inanılmasını istiyor. AKP’ye göre, Roboski katliamı daha geniş çaplı ‘terörle davaş’ın kaçınılmaz bir parçasıydı. Soma’daki ölümler de madencilik hayatının bir parçası – bunu değiştimek için hiçbir şey yapılamaz.
Roboski katliamından sonra, kurbanlar ve aileleri kısa süre içinde hükümet ve Türkiye medyasının büyük çoğunluğu tarafından ‘teröristlere yardım eden kişiler’ olarak resmedildi. Şimdi de Erdoğan’a sadık olan kesimler, maden faciasının Başbakan ve hükümetini itibarsızlaştırma amaçlı bir sabotaj olduğu yönündeki hikayeyi yayıyorlar. Yaralar hâlâ böylesine tazeyken nasıl bu kadar kötücül olunabileceğini, hatta genel olarak nasıl bu kadar kötücül olunabileceğini anlamak çok zor. Fakat görünüşe göre, bu beceri yeterince pratik yapınca yerleşiyor.
Parlamento komisyonu
Hükümet Roboski katliamı gibi Soma’daki 300’den fazla ölümden de sorumlu. Soma’da iş güvenliği yasalarını uygulamak, işçi haklarını koruyan uluslararası anlaşmaları imzalamak ve şirketleri işçilerine iyi davranmaya zorlamaktan sorumluydu: Hükümet bunların hiçbirini yapmadı. Aksine önemli olan kâr; ve kimsenin madencilerin hayatıyla ilgilendiği yok.
Roboski’de cinayet kasıtlıydı ve birçok kişinin hâlâ inandığının aksine, kararları alan kişiler PKK savaşçılarını değil de kaçakçıları bombaladıklarını biliyordu. Kurbanlar veya PKK’nın değil, ordunun ve onu denetlemekle yükümlü olan ordunun suçlanması gerekiyor. Fakat asıl önemli görülen şey ‘terörle mücadele’ ve PKK’ya karşı (gerçek veya kamuoyunun gözünde öyle görünecek) zaferler kazanmak olduğundan, vatandaşlar tali hasar sayılıyor.
Hükümet ne Soma’da ne de Roboski’de sorumluluk üstlendi. Hükümet muhtemelen Soma faciasının soruşturulması için bir parlamento komisyonu kuracak. Çoğunluğun AKP’de olacağı komisyonda, sonuç önceden belli olacak: İnsanları maden öldürdü. Tıpkı Roboskilileri uçakların öldürdüğü gibi.
Madalya
Bu aynı zamanda, kimsenin cezalandırılmayacağı anlamına geliyor. Roboski katliamından sonra kimse istifa etmedi, kimse kovulmadı, kimse hakkında dava açılmadı. Hava kuvvetleri komutanı, katliamın üzerinden bir yıl geçmeden madalya bile aldı. Şu ana dek aynısı Soma için de geçerli ve değişeceğine şüphe yok. 300’den fazla insan öldü ve madenin patronu hâlâ elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Erdoğan ilçeyi ziyaretinde onunla biraraya geldi. Ağustostaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Erdoğan gibi, Enerji Bakanı da hâlâ görevinin başında. Kimse sorumluluk almıyor, kimseden hesap sorulmuyor.
Katliamdan bu yana, devlet Roboski halkını rahat bırakmadı. Kurbanların aileleri hakkında soruşturma açıldı ve gözaltına alındılar, sevdiklerini yasını tutarken biber gazı yediler, tek istedikleri yakınlarını anmaktı ama devasa para cezalarına çarptırıldılar. Soma’da yas tutanların hakları da şimdiden ihlal ediliyor. Erdoğan onlara saydı sövdü, bağırdı, tokat attı; müşaviri jandarmanın yerde tuttuğu bir kişiyi tekmeledi. Çok daha fazla biber gazı sıkalacağını, soruşturmalar açılacağını (Soma ziyaretinde Erdoğan’ın arabasını tekmelerken fotoğrafı çekilenler için endişeliyim), cezalar kesileceğini ve fiziksel saldırılar düzenleneceğini düşünüyorum.
Uyarı
Arada bir fark da var. Roboski’de halkın büyük çoğunluğu AKP’ye oy vermemişti. Devleti zaten tanıyorlardı; onlar için, sevdikleri zalimce öldürüldükten sonra pislik muamelesi görmek sürpriz değildi. Soma halkı için aynısı söz konusu değil. İsteyerek ya da baskı nedeniyle oy verdikleri AKP, her gün kendi hayatlarını riske attıkları madenden çıkan kömürü dağıtıyor ve diğer hizmetleri veriyordu. Ve, yoksul olduğunuzda bunlar önemlidir.
AKP seçmenlerinin gözlerini açmasını hep istemişimdir. Fakat aynı zamanda, uyarının sert olacağını hep biliyordum ve onların bundan etkilenmemesini diliyordum. Öyle olmadı. Kalbim Soma halkı için kanıyor. Tıpkı Roboski halkı için hâlâ kanadığı gibi…