NUR BANU KOCAASLAN
P24’ün Ege seçim turu kapsamında bir grup gazeteci olarak milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Recai Berber’le Manisa’daki Ulupark’ta buluştuk.
Soma için özür dilemiş, söz vermişti
Üçüncü dönem milletvekilliğine giren Berber aslında Meclis’in ‘çalışan’ vekillerinden. CHP’nin maden facialarında can kayıplarını önlemek için dünyanın birçok ülkesinde zorunlu hale getirilen yaşam odalarına ilişkin verdiği teklif, başkanlığını Berber’in yaptığı komisyonda AKP’li vekillerin oyuyla reddedilmişti.
Kamuoyu kendisini bugün birinci yıldönümü olan Soma faciasının ardından Meclis’te dilediği özürle de tanıyor. “Beni seçenlerden özür diliyorum. Beni seçerek yüce Meclis’e temsilci olarak gönderen hemşerilerime karşı sorumluluğumun bilincindeyim. Böyle büyük bir kazayı önleyememenin üzüntüsü ve ızdırabını da içimizde yüreğimizde yaşıyorum” diyen Berber, ateşin Manisa olarak kendi yüreklerine düştüğünü söylemişti.
Berber sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Değerli hemşerilerimden ve vatandaşlarımızdan da şahsım adına özür diliyorum. Bu işletmenin sahipleri dahil, kime kadar gidiyorsa, sonuna kadar gidilecek. Bunlar ortaya çıkarılacak. Uluslararası standartlarda nasıl yapılıyorsa, öyle yapılması sağlanmalı. Yapılamıyorsa da kapatmaktır. Bir madenci kardeşimizin hayatı, çıkaracağımız bütün yer altı zenginliklerinden daha kıymetlidir.”
Özrün ardından temkin
Bir yılın ardından Berber’le buluşmamızda söz elbette Soma’ya geldi. Bir yıl önce özür dileyip sonu nereye varırsa varsın hesap sorulacağını dile getiren Berber, bir yıl sonra daha temkinliydi.
“Ne yapacağım ben istifa etmeye kalksam ben sorumlu değilim. Onların da (bakanları kastediyor) kendi takdiri” diyen Berber, söze iş güvenliğiyle ilgili yapılan son yasayla girmeyi tercih etti: “Madencilikle ilgili olarak biz iş güvenliği yasasını değiştirdik, sıkı bir yapı getirdik. Önemli olan burada denetimlerin sık olması ve bir kültür oluşması. Siz ne kadar yasa çıkarsanız da ne kadar işçiye eğitim vermezseniz, onlara uymayı iş güvenliğini olmazsa olmaz olarak benimsemezse, benimsetemezse yöneticisinden işçisine kadar işçi ölümlerinin önüne geçemezsiniz.”
Denetçi görmüyor, Berber görüyor
Sözlerini desteklemek için kendisinin de madene girerek incelemede bulunduğunu söylüyor Berber: “Ben orada bir madene girdim. 1750 metreye indim. Konveyor bantla ister istemez bandın üzerinde sallanmamak için yanlardan tutarsınız değil mi ve kimse uyarmadı beni halbuki aşağıda makaralar var. Çalışmaya başladığında gidecekti ellerim. Görünce ben uyardım, dedim ki niye uyarmıyorsunuz, bunun üzerinde insanlar gidiyor. Bu basit birşey, ben dışarıdan bir gözle bunu görüyorum ama oraya giden denetçisi görmüyor.”
Yok o öyle değil
Soma’da da bir türlü ‘göremeyen’ kamu müfettişlerinin yargılanmak bir kenara, haklarında soruşturma bile açılmamasını soruyoruz. AKP’li vekil, buna karşı çıkıyor: “Denetçilere soruşturma açılamadı değil. İddianamede kamuda olsun, özelde olsun kim sorumluysa hepsi var. Tutuklu olarak yargılanmıyor. Yoksa kim sorumlu görüldüyse savcı onlarla ilgili dava açtı. Açılmadığı zaman idari mahkemesine gidiyor ilgili kurumun ya da bakanın izin vermemesi halinde idari mahkeme iptal eder onu, yine dava açılır.”
Berber’in sözlerinin aksine, kamu görevlileri hakkında şu zamana kadar tek bir soruşturma açılmadı. Çünkü faciaya ilişkin iki bilirkişi raporunda çok sayıda kamu görevlisi kusurlu bulunsa da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı soruşturma izni vermedi. Kamu görevlileri yargı sürecinden muaf tutuldu.
‘Ne yapayım ben sorumlu değilim’
Dönemi boyunca ülkeyi yasa boğan maden facialarının ardından istifa etmesi beklenen ancak bunun yerine ‘mahcubiyet’ duyduğunu söylemekle yetinen Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın sözlerini hatırlatıyoruz. Siyasiler sorumluluk almayacak mı?
“Ben aldım. Ben özür diledim Meclis’te. Ne yapacağım ben istifa etmeye kalksam, ben sorumlu değilim. Onların da (bakanları kastediyor) kendi takdiri. Bakanımızla ilgili şöyle davransın diyecek durumum yok. Ama ben isterim ki böyle bir böyle bir olay dünyanın neresinde olursa olsun gelişmiş demokratik ülkelerde nasıl davranılıyorsa öyle davranılsın.”
Sorumlu değil, ilgili de değil: ‘Bilmiyorum orasını…’
“Gelişmiş ülkelerde kamu denetçileri yargılanır mı?” diye soruyorum. “Tabii yargılanır. Hem müfettişler hem yöneticiler yargılanır. Burada da yargılanacaktır. İzin verildi mi verilmedi mi bilmiyorum orasını. Yani sonuçta meclis araştırma komisyonunun bir raporu var, orada sorumlulular hakkında iddialar var. Savcılığa gitmiş durumda.”
Berber’in bir yıl önce ‘sonuna kadar gidilecek’ sözü vermesine rağmen, soruşturma izni verilip verilmediğini bilmediği bakanlık müfettişlerinin bahsi, söz konusu komisyon raporunda geçiyordu. Madeni denetlemekle yükümlü olmalarına rağmen, ‘taksi parası olmadığı’ gerekçesiyle madene gitmeden olumlu raporlar vermeleri, ortaya çıkan en çarpıcı skandallardan biriydi.
Bu görevlilerin soruşturulmamasının arkasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik vardı.
Berber, görüşmemizde bugünkü Soma mitingine katılacağını da söyledi.
‘Yok zeytin ağacı bilmem ne dediler, geciktik’
Soma’nın ardından konu 6 binden fazla ağacın köklendiği Yırca köyüne geldi. Berber, Kolin Grubu’nun santral projesine bundan önce destek olmuş, hatta Danıştay esastan iptal etmesine rağmen, “Bu santral Soma’ya ve aynı yere yapılacak” demişti.
AKP’li vekil, fikrini değiştirmiş değil: “Kazadan sonra Soma’da bu insanlar işsiz kaldı. Özgür Bey’le dün birlikteydik. Diyor ki 700 kişi çalışacaktı o santralde 2 bin değil. Ama bunun inşaat safhası var. Üretim bandında çalışacak insanlar var. Madende çalışacak insanlar var. Ama yok zeytin ağacı yok bilmem ne dediler bir yıl geciktik.”