• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

‘Smog’un hatırlattığı sorun: İstanbul’daki hava ne kadar kirli, en çok kim etkilenir?

11/11/2021 11:38


MESUDE ERŞAN

@mesudersan

4 Kasım Perşembe gününden beri İstanbul’da etkisini hissettiren ‘smog’, bir kez daha dikkatleri solunan havanın kalitesine çekti.

Fotoğraflar: AA

Basitçe bir dizi meteorolojik olayın da etkisiyle, kirli havanın sisle birlikte çökmesi olan smog, İstanbulluların nefesini kesti. Hava kirliliğinin sağlığa etkisiyle ilgili araştırmalar yapan, Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu yürütme kurulu üyesi Dr. Nilüfer Aykaç, “Yüksek binalar ve çarpık kentleşme, İstanbul’u nefessiz bıraktı” dedi. Göğüs hastalıkları uzmanı Aykaç, smog etkiliyken, zorunda kalmadan dışarıya çıkılmaması, maruziyet kaçınılmazsa bir yüz maskesi ( FPP2-3/N95) takılmasını önerdi.


DSÖ’nün önerdiği değerlere uzak

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın da şiir dizeleriyle paylaştığı son sisten görüntüler göründüğü kadar romantik değil. İstanbul’la ilgili bir başka gerçeği işaret ediyor. İstanbul nefes alamıyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun ‘Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri’ çalışmasına göre, 2020 yılında İstanbul’da PM10 (Çapı 10 mikrometreden küçük olan toz zerrecikleri) ortalaması önceki yıllara göre daha düşük seviyelerde. Ancak bu seviye bile Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği kılavuz değerlerin iki katı. Mecidiyeköy, Sultangazi, Esenyurt ve Alibeyköy’de DSÖ’nün yıllık kılavuz değerlerinin üç katından fazla seviyelerde PM10 kirliliği yaşandı.

Dr. Nilüfer Aykaç, Dr. Pınar Bostan, Dr. Sabri Serhan Olcay ve Dr. Berker Öztürk’ün, ‘Covid-19 Pandemisinin Etkisiyle Birlikte İstanbul’da Son Beş Yılın Hava Kirliliği Değerlendirilmesi’ çalışması da İstanbul’daki hava kirliliğinin, 2016-2020 arasındaki beş yıllık dönemde anlamlı ve belirgin bir azalma göstermediğini ortaya koydu. Son beş yıllık kirletici ölçümleri değerlendirildiğinde, araştırmaya dahil edilen dokuz istasyonun tamamında, PM10, NO2 ve NOx kirletici ölçümlerinin, WHO’nun belirlediği sınır değerleri aştığı saptandı. 23-26 Nisan, 1-3 Mayıs ve 23-26 Mayıs tarihlerindeki kapanma dönemlerinde partikül madde, nitrojen oksit ve nitrojen dioksit konsantrasyonlarında sırasıyla ortalama yüzde 33,4, yüzde 59,6 ve yüzde 52,6 oranında düşüş saptandı.

Kalabalık ilçelerde ölçüm yapılmıyor

Yine ‘Kara Rapor’da, TÜİK tarafından 2020 yılına ait ölüm verileri açıklanmadığı için bu sene hava kirliliği DSÖ’nün limitlerine indirilseydi İstanbul’da kaç ölümünün önlenebileceği hesaplanamadı. Ancak 2019 raporuna göre, İstanbul hava kirliliğinden ölüm sayısının en yüksek olduğu il. Ortalama 3 bin 761 kişinin kentte hava kirliği nedeniyle yaşamını kaybettiği hesaplanmıştı. 15 milyon nüfusun yaşadığı mega kent İstanbul’un en kalabalık ilçelerinde hava kalitesinin yeterli düzeyde izlenmesini sağlayacak veri hala yok. Kentin 39 ilçesinde hava kalitesini ölçen 26 istasyon bulunuyor. Buna rağmen, nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu (kilometrekare başına 40 binden fazla nüfus) iki ilçe olan Gaziosmanpaşa ve Güngören ilçelerinde hava kalitesi ölçüm istasyonu hala yok. Ayrıca nüfus yoğunluğu yüksek olan (kilometrekare başına 29 binden fazla nüfus) Bayrampaşa, Bağcılar gibi diğer ilçelerde de hava kalitesi ölçüm verisi bulunmuyor.

Londra’nın ‘öldüren sisi’ gibi

Hava kirliliğinin sağlık üzerine etkisini ortaya koyan 1952’ deki ‘Londra Öldüren Sisi’, yakın tarihten yaşanmış bir örnek. 5-9 Aralık’ta kötü kaliteli kömür kullanımından kaynaklanan kirli havanın oluşturduğu kalın duman tabakası ve sis karışımı kentin üstüne oturmuş, göz gözü göremez, nefes alınamaz hale getirmişti. Hava koşullarının değişmesiyle dağılana kadar çok sayıda insanın ölümüne ve hastaneye yatışına yol açmıştı. Kirliliğin doğrudan sonucu olarak 4 bin kişinin öldüğü ve kirliliğin insan solunum yolu üzerindeki etkilerinden dolayı 100 bin kişinin daha hastalandığı tahmin ediliyor. Daha yakın tarihli araştırmalar, toplam ölüm sayısının çok daha fazla olabileceğini öne sürüyor.

Dr. Nilüfer Aykaç, konuyla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:

Bildiğimiz sis ile smog arasındaki fark nedir?

Smog, İngilizce smoke (duman) ve fog (sis) sözcüklerinin birleştirilmesi ile oluşur. Özellikle smog’daki neden enversiyondur. Enversiyon, ısınan havanın yükselmesiyle, yükseldikçe soğuması, sonra da sıcak dalga ile karşılaşması sonucu ortaya çıkar. Bu olay alçak bölgelerde ve vadilerde daha çok görülür. Yükselerek soğuyan hava, sıcak alanla karşılaştığında soğuyarak yükselmek yerine ısınarak yatay yönde hareket eder. Bu durum çukur alanlara kurulmuş yerleşim alanlarında, özellikle kış mevsiminde görülür ve çevre kirliliğine neden olur. Böyle bir dizi meteorolojik bir süreç, ortamdaki hava kirliliği ile birleştiğinde çok sayıda smog oluşur ve sağlık sorununa yol açar. Bu anlamda sisten daha farklıdır. Hava kirleticileri insan kaynaklıdır ve özellikle sanayi, trafik, fosil yakıtlar, sonucu havaya mikroskobik tanecikler karışır. Bu hava kirleticilerin en başında nitrojen bileşikler, ozon, sülfür bileşikleri ve partikül madde yer alıyor.

Neden her sis, smog olmuyor?

İstanbul’da yüksek binalar, çarpık kentleşme İstanbul’u nefessiz bıraktı. Türkiye’de hava kirliliği, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, genel olarak partikül madde (PM10), kükürtdioksit (SO2), karbon monoksit (CO), azotdioksit (NO2) ve ozon (O3) kirleticileri ile izlenmektedir. Dioksin ve furan gibi sağlığı tehdit eden birçok hava kirleticisi ise maalesef rutin olarak ölçülmemekte ve raporlanmamaktadır. Hava kirliliğinin olduğu yerlerde smog’lardan bahsedilebilir.

Smog tek başına bulunduğu yerin, kentin kirliliğinin en büyük işareti diyebilir miyiz?

Elbette beraberinde bir dizi meteorolojik olayla birlikte.

İstanbul’un smog dışında da havası kirli değil mi?

Bu sorun öncelikle İstanbul hava kirliliğini ölçme sorunu olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul’da temel sorun monitorizasyondur. Solunan havanın kalitesini iyileştirmenin ilk adımı hava kirleticilerinin monitorizasyonunu sürekli yapmak. Bunu sağlamanın koşulu ise yeterli sayıda istasyonun bulunması, yeterli ve doğru ölçümü yapabiliyor olması. Her ne kadar İstanbul’daki hava kirleticilerini izleyen istasyon sayısı, son yıllarda sayıca artış göstermiş olsa da dünya ile kıyaslandığında halen yetersiz. Dokuz milyon nüfus ve 1572 km2 yüzölçümü olan Londra’da 120 adet, 9 milyon nüfus ve 2194 km2 yüzölçümü olan Tokyo’da 82 adet, 8 milyon nüfus ve 784 km2 yüzölçümü olan New York’ta 50 adet istasyon hava kirleticilerinin monitörizasyonunu sağlarken, Türkiye’de kilometrekareye düşen kişi sayısıyla en kalabalık şehri olan İstanbul’da sadece 26 kalıcı istasyon mevcuttur. Ayrıca araştırmamızda saptadığımız üzere, istasyon sayısındaki nicel eksikliğin ötesinde, nitrojen bileşikleri yönünden 2016 – 2020 döneminde yıl boyu yeterli ölçüm yapabilen istasyon sayısı, yıllar içerisinde artmak yerine azalıyor. Kuşkusuz hem nicelik hem nitelik açıdan yaşanan bu yetersizlik, İstanbul’un hava kalitesinin sağlıklı monitörizasyonunu engellemektedir.

Kirli havanın böyle sıkışıp kalması sağlığı nasıl tehdit ediyor?

Dünya nüfusunun yüzde 99’u ne yazık ki DSÖ’nün izin verdiği hava kalitesi değerlerinin karşılanmadığı yerlerde yaşıyor. Hava kirliliği, iklim krizinin yanı sıra küresel düzeyde ölüm ve hastalıklara yol açan önemli ve önlenebilir bir toplum sağlığı sorunu. Neden olduğu solunum, kalp ve beyin damar sistemi hastalıkları nedeniyle her yıl 7 milyon kişinin erken ölümüne yol açıyor. Çocuklarda ise akciğer gelişmesi ve fonksiyonlarında bozulma, solunum yolu enfeksiyonları ve astım şeklinde kendini gösteriyor. DSÖ’nün Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), dış hava kirliliğini Grup I kanserojen olarak sınıflandırdığını ve akciğer ile mesane kanserine yol açtığını duyurdu. Küresel hava kirliliği seviyesinin azaltmasıyla, insanlarda ortalama yaşam süresi 2,2 yıl uzayabiliyor.

Hangi gruplar için risk oluşturuyor?

Yaşlılar ve altta yatan bir kalp veya solunum yolu hastalığı yaşayan kişiler, dumanın zararlı etkilerine daha yatkındır. Ayrıca çocuklar, gebeler, açık havada spor yapanlar daha fazla etkilenirler. İnsanların bir dahaki sefere durumla daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olacağından, dumanlı sis sırasında alınması gereken ikincil önleyici tedbirler hakkında, ilgili kurumlar bilgi paylaşımı yapmalı.

Dışarıya çıkmak zorunda olanların N95 maske takması ne derece korur?

Hava kirliliği ve iklim değişiklerinin öncelikle etkin politikalarla çözüm önerileri getirilmelidir. Kişisel koruma yöntemleri etkin yöntemler değil ve kalıcı değişikliklere yol açmadığı gibi sürdürülebilir de değil. FPP2-3, N-95 maskeler belli çaptaki partiküllerin geçişişini önlese de çok ince çaplı partiküller, nonopartikülleri, kirli gazları önleyemiyor. Bu nedenle N-95/FFP2 yada FPP3 takılması bizim önerdiğimiz bir şey olmakla beraber uzun vadede kalıcı çözümler getirilmeli.

Çocuklar okulda, sokakta onlar için nasıl bir risk içeriyor?

Çocuklar akciğerleri gelişmekte olduğu ve boyları kısa olduğu için kirlilikten daha çok etkileniyor. Ayrıca çocukların solunum yolu hastalıklarının yarısından fazlası hava kirliliği ile ilişkili. Ve solunum hastalıkları özellikle 5 yaş altı çocuklarda en önemli ölüm nedenlerinin başında geliyor. Çevresel riskleri azaltmak çocukluk çağı hastalıklarının ve ölümlerinin dörtte birini önleyecektir.

Smog’dan korunmak, kaçınmak mümkün mü?

Öncelikle bu felaketin tekrarlanmaması için adımlar atılmalı. Ulaşım, enerji üretim-tüketim, sanayi ve atıkların yönetimi kontrol eden belediyecilik, bunu destekleyen politikalar ve yatırımlar yaparak dış ortam hava kirliliğinin ana kaynakları azaltılmalı. Dumana neden olan kirleticilerin kaynakları konusunda kamuoyunu bilinçlendirmeye yönelik medya kampanyası başlatılmalı. Ormansızlaşmanın yasaklanması ve ağaçlandırmaya teşvik edilmesi ülke çapında gerekli. Katı atıklar geri dönüştürülmeli, atık ve çöpler açıkta yakılmamalı. Düşük emisyonlu, düşük karbonlu yakıtlar ve rüzgar ve güneş enerjisi gibi yanmaz güç kaynaklarının kullanılması sağlık açısından daha güvenli, aynı zamanda düşük maliyetli ve enerji verimli olduklarından birincil korunma için önemli.

Hava kirliliğine karşı hangi önlemler alınmalı?

• Türkiye’de karbon salımı yüksek enerji kaynaklarından (kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan) vazgeçilmeli.
• Paris Anlaşması’nın onaylanmasının ardından yeni tüm kömür santrali projeleri, bu alanların sanayi ve madenciliğe açılması durdurulmalı. Ayrıca ormansızlaşma ve tarım alanlarının kentleşmesinin önüne geçilmeli.
• Yüksek karbon emisyonlarının engellenmesini sağlayacak politikaların Meclis’ten geçirilmesi sağlanmalı.
• Enerji, trafik ve kentsel dönüşümle ilgili konularda sağlık etki değerlendirmesi mutlaka zorunlu olmalı ve yatırımların yaratacağı sağlık etkileri bilgilenme hakkı çerçevesinde tüm açıklığıyla kamuoyuyla paylaşılmalı.
• Hava kirliliğinin temel nedenlerinden birisi olan enerji konusunda enerji arzı yerine talebi yöneten ve yönlendiren, dağıtımda enerji kaybını önleyen, enerji verimliliği ve tasarrufunu önceleyen, tümüyle yenilenebilir ve karbonsuz bir enerji sistemini planlayan ve toplumsal katılım ile yerel – yerinden yönetimi vurgulayan bir enerji politikası hayata geçirilmeli.
• Türkiye’de hava kirliliği halen çok önemli bir toplum sağlığı sorunu. Kamuoyuna il bazında sunulan yıllık ortalama değerler, veri eksikliği nedeniyle var olan gerçek hava kirliliği düzeyini yansıtmıyor. Bu konuda düzenlemeler yapılmalı.
• İllerdeki hava kirliliği ölçüm istasyonlarına hem metrekare hem de nüfus açısından bakıldığında çok ciddi farklılıklar ve değerlendirme sorunları olduğu görülüyor. Türkiye’de hava kirliliği iyi monitorize edilmiyor. Hava kirliliği istasyonlarının sayısı arttırılmalı.
• İnce partiküler madde (PM2.5) için DSÖ’nün referans sınır değeri ulusal mevzuatta da aynen kabul edilmeli ve tüm istasyonlarda ölçülebilir olmalı. Bu kapsamda Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı, ilgili yönergesinde tanımladığı tüm kirleticiler ile ilgili sınır değerlerin tümünü DSÖ referans değerlerine uygun biçimde revize etmeli.
• Var olan hava kirliliğinin nedenlerinin istasyon ve bölge bazında ortaya konulması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili sivil toplum örgütleri ile birlikte kirlilik kaynak analizi yapması sağlanmalı.
• Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerini ortaya koyacak çok merkezli ve disiplinler arası ulusal çalışmalar yapılmalı.

Filed Under: Aktüel, Diken özel, Sağlık

SON HABERLER

‘FETÖ’nün TSK yapılanmasına operasyon: 60 gözaltı

İzmir merkezli 26 ilde 'FETÖ' Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yapılanmasına … Devamı...

Türkiye’nin Uzay bütçesi ne kadar?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir Türk vatandaşının Uluslararası Uzay … Devamı...

Erdoğan konuştu, Atina’da ‘dinamit patladı’

STELYO BERBERAKİS Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan Başbakanı … Devamı...

Koyuncu’dan sonra Apolas Lermi’nin de konserleri iptal

Şarkıcı Niyazi Koyuncu'dan sonra Apolas Lermi de iki konserinin iptal … Devamı...

Aleviler: Şimdiye kadar kimin Alevi kimin Sünni olduğuna bakarak oy vermedik

TUĞBA ÖZER @tugbaaozerr Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel … Devamı...

Erbakan’ın ‘İkinci turda Erdoğan’ı destekleriz’ sözü partilileri kızdırmış

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, 'ikinci tur'da … Devamı...

Vaka sayısı yeniden 1000’in altında

Türkiye'de son 24 saatte üç kişi hayatını kaybederken, 922 yeni vaka tespit … Devamı...

Gazeteci Ali Ekber Ertürk hayatını kaybetti

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Sözcü gazetesinin Ankara muhabiri Ali … Devamı...

Anket: ‘Herhangi bir muhalif aday’ yüzde 50’yi geçiyor

Son seçim araştırması, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan karşısında 'herhangi … Devamı...

2023’te Uzay’a gönderilecek Türk aranıyor: Şartlar neler?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başvuranlar arasından seçilecek kişinin … Devamı...

Danıştay, Park Otel’in imar ve inşaatında hukuka uygunluk bulamadı
Cari denge eylülde fazla verdi

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1666 gündür hapiste

YAZARLAR

Ukrayna’dan Suriye’ye uzanan faylar

Bahadır Kaynak

Benim mezhepçi tanışlarım, aslında yok muydu?

Murat Sevinç

‘Hikaye’ olma hikayeler yaşa

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazarlar yazılarından sessizce çekilmesini bilmeli!

Mustafa Dağıstanlı

Kılıçdaroğlu aday olursa…

Levent Gültekin

İsveç Köftesi, Kürt Böreği

Bahadır Kaynak

Yekta Kopan’ın özrü, Gezi’nin sızlayan kemikleri…

Dağhan Irak

GÜNÜN 11’İ

Reha Kapsal: Trabzonspor seneye de şampiyonlukta en büyük aday

Mehmet Faraç: Kılıçdaroğlu’nun bir başka ismi köşede beklettiği akla geliyor

Kerem Alkin: Mesajlar, ‘resesyon riski’ni tırmandırıyor

Orhan Bursalı: Saray’ın SADAT’ın teşhirini dış güçlere hizmet olarak nitelendirmesi boşa değil

Nasuhi Güngör: Gelinecek nokta, Akşener’in de adaylık kulvarına girmesi

Melih Pekdemir: Saraylıların kararı kesin

Alaattin Aktaş: İç borç tablosu öylesine vahim ki, üstünde günlerce konuşulması gerekir

Çiğdem Toker: Gıda krizi kapıda

Barış Yarkadaş: Akşener sözünü tutacak mı?

Murat Muratoğlu: Biraz ekonomi bilen herkesin bu işe aklı şaşar

İbrahim Kahveci: Sorun sadece iktidar seçmeninde mi?

Anlaşamadığınız yöneticinize geribildirim vermenin beş yolu

Çevre için 37 saat aralıksız yüzdü

Sarılmak kadında stresi azaltıyor, erkeği etkilemiyor: Nedeni ‘erkeklik’ olabilir

Madalyası çalınan Milan teknik direktörü Pioli’ye yenisi verilecek

Kurt Cobain’in gitarı tahmin edilenin sekiz katı fiyata satıldı

Mick Jagger’dan Harry Styles’a: Ben daha androjendim

Drake’in ilk F1 bahis kuponu yattı: 300 bin Kanada doları kaybetti

Uzman, Manavgat’tan bildirdi: İyileşen doğa, arazi çalışmalarıyla yalan oldu

Emin Alper Cannes’daki filmi ‘Kurak Günler’i anlattı: Homofobi devlet politikası oldu

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi