
ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ
@zeynepguvenunlu
zeynepguven@diken.com.tr
Bager Akbay’la Midjourney ve Dall-e 2’yi konuşmaya devam ediyoruz. Sanatçı yapay zeka tabanlı programların sunduğu yeni fırsatları anlatıyor.
İkisini de deneyimleyen biri olarak Dall-e 2 ile Midjourney’nin farkını nasıl anlatırsınız?
MidJourney daha bütün ve stilize işler yapıyor. O yüzden Midjourney’de yaptığınız bir görselin estetik değeri ortalama olarak daha yüksek çıkıyor. Dall-e 2 ise daha genel bir araç. Photoshop genel bir araçtır ve iyi bilen biri mucizeler yaratabilir. Bilmeyen de çok kötü işler yapar. Bu anlamda Dall-e 2 photoshop’a benziyor.
Midjourney ise bir tür filtre gibi. Çok iyi bilmenize gerek yok ve ortalama bir iş çıkarmak daha kolay.
Dall-e 2 henüz test aşamasında, kullanabiliyorsunuz ama birinin daveti gerekiyor. Midjourney’de ilk resimleri parasız yapabiliyorsunuz, sonra devam etmek için ödeme yapmanız gerekiyor.
Tabii bütün bunlar değişebilir. Ben şu anki durumu söylüyorum.



Dün tehditlerden bahsettik. Peki siz fırsat olarak ne görüyorsunuz, özellikle de eğitimle ilgilenen bir sanatçı olarak?
Şöyle bir şey geldi aklıma. Mesela kızıma masal anlatıyorum. ’17. Yüzyılda küçük bir Fransız kasabasında dar sokaktan kanguru kıyafeti giymiş bir adam gelmektedir. Sokağın ortasında birden aksayarak yürümeye başlar…’ Ben bunu anlatırken eş zamanlı olarak duvarda bu görüntüler beliriyor.
Anlattırken benim estetik anlayışımla bunu filme çeviren bir sistemin hayal ediyorum. Muhtemelen 10-15 yılda bunları göreceğiz. Gelebileceği uç noktalar bunlar. Bu zaten başlıbaşına güzel ama asıl soru, buradan yeni bir anlatma tekniği çıkabilir mi?
Hiç boya fırça olmayan bir sanat eğitimi tasarlıyorum
Çizmeyi bilmeyen ama kelimeleri iyi kullanan, sanat tarihi bilgisi olan insanlara resim yapma fırsatı veriyor, bu çok güzel. Ben şimdi teknik becerisi olmayan çocuklar da bu programlar sayesinde resme ilgi duyar mı onu merak ediyorum.
Bir eğitim programı tasarlıyorum bununla ilgili. Düşünün bir sanat okulu var ama hiçbir sanat malzemesi kullanmıyorsun. Sadece konuşarak sanat yapıyorsun ve de resim yapıyorsun. Böyle bir eğitim olabilir mi? Bu ne anlama gelir?
Ya da mesela çocuklara bir resim gösteriyorsunuz, “yapay zeka bu resmi hangi terimleri kullanarak yapmıştır” diye soruyorsunuz. Bir sürü oyun tasarlamaya başladık. Benim derdim sanatın demokratikleşmesine katkı sağlamak. 10 yaşındaki bir çocuğa iyi bir resim yaptırıp annesiyle sanat nedir tartışmasını yaşaması benim için çok ilginç.


Nasıl bir tartışma?
Mesela anne baba, ‘elle yaparsan daha iyi’ mi diyecek, yoksa çocuk anne babaya ‘senin hayal gücün ne kadar iyiymiş, ben de bir bakayım’ mı dedirtecek. Beni buraları heyecanlandırıyor.
Bir de işin yalnızca kullanılmasında değilim. Bakın, ben bir öğrenciye ‘elle resim yapma sana sadece konuşarak resim yapmayı öğreteceğiz’ desem ve bununla üç ay takılsa elle resim çizmeye başlar o çocuk.
Saha deneyimim bana hep bunu gösterdi. Bakayım elle nasıl oluyormuş der ve onu dener. Boyaları dener teknikleri araştırır filan.
Neden?
Çünkü resimle ilişki kurmaya başlayacak. Üstten şunu yap bunu yapma gibi bir dayatma olmayınca çocuk kendiliğinden yönelecek oraya.
Ya da yönelmeyebilir mi? Hayatım boyunca Dall-e ve Midjourney ile resim yapacağım diyebilir mi? O çocuk için bir sonraki öğrenme aşaması ne olur? Yeni bir hat çıkarabilir miyiz? Bir edebiyatçı bir anda ressam olabilir mi?
Bunlar çok tetikleyici sorular. Düşünsenize yıllarca roman yazan biri şimdi resim yapıyor.

Elle 10 haftada yapılan bir resim, makinede 10 saniyede yapılan bir resim. Arada bir fark olmalı… Biri sanatsa öbürü ne?
Sanat çok holistik bir kelime, biraz kerameti kendinden menkul. 16. Yüzyılda yapılmış bir otoportre günümüzdeki selfiyle aynı şey. Ama o zaman o kadar şaşırtıcı ve az kişinin yapabildiği bir şeydi ki… Tekniğini bilmiyoruz, tekrar etmek çok zor. Büyülü, anlaşılmamış bir tarafı var. Ama günümüzün otoportresi selfi işte.
Neden o gün sanat olan bugün değil?
Teknolojik her gelişme sanatın konumunu değiştirir. Ve sanatçı da buna göre tepki verir. O yüzden sanatın değiştiği dönemlerde gri alanların sayısı artar.
Şimdi sanatın kendini yeniden konumlandırmaya çalıştığı bir yerdeyiz.
Sabah kalktım rüyamı Midjourney’ye anlattım ve çıkan resim duygularımı çok güzel anlattı. Bence bu sanattır. Duygularımı ifade etmeme araç oldu. Bence orada sanat eseri özelliklerini tamamlıyor. Sadece sanatın demokratikleşmesi kafamızı karıştırıyor.
Bütün dünya AR-GE’ye şahit oluyor
Bir de şu var. Dünya tarihinde hiçbir zaman bir teknoloji gelişirken halka sunulmadı. Çok az örnek vardır. Şu anda bir teknoloji gelişirken biz de oradayız. O yüzden de garip geliyor. Genelde bir teknoloji oluşurdu, karşımıza gelirdi biz de izlerdik. Bir pazarlamacı gelirdi satardı kullanırdık.
Bize nasıl kullanacağımızı da söylerdi.
Tabii tabii bir kullanma kılavuzu olurdu, denenmiş olurdu. Şimdi metaverse mesela. Metaverse 10 yıl sonra çıkacak belki ama olmuş gibi hikayelerle dolu etrafımız. Bütün dünya hepbirlikte AR-GE’ye şahit oluyoruz.