İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği’den (İŞTİSAN) son dönemde tiyatro aleminde olup bitenlerle ilgili zehir zemberek bir açıklama geldi.
Hilmi Zafer Şahin’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeliği görevinden 1 Temmuz’da istifa etmesi üzerine yapılan açıklamada, ‘Bürokratik vesayet denendi. Olmadı. Çünkü tiyatroyu tiyatrocular yönetir’ denildi.
Yönetim krizi değil, ‘yönetmelik krizi’
Açıklamada, 2012’de İstanbul Şehir Tiyatroları yönetiminin tiyatroculardan İBB bürokratlarına devredilmesinin şu anda Şehir Tiyatroları’ndaki krizin sebebi olduğu belirtilerek, “İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sadece yönetim krizi yoktur. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda, asıl ‘yönetmelik krizi” vardır” denildi.
2012’deki yönetmelikle Şehir Tiyatroları Yönetim Kurulu başkanlığına İBB Genel Sekreter Yardımcısı’nın atandığını hatırlatan İŞTİSAN, İBB uygulamalarının Genel Sanat Yönetmenliği’ni de işlevsiz hale getirdiğini savundu.
Devlet Tiyatroları: TÜSAK tek tip sanat yaratır
Bu yıl 100’üncü yılını deviren İstanbul Şehir Tiyatrosu için yeterli kutlama yapılmadığı belirtilen açıklama şu görüşlere yer verildi:
“İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun, 100. Yılına yaraşır bir plan program ve konseptle yönetilmiyor olmasının nedeni ‘yönetmelik krizi’dir.
İstanbul Şehir Tiyatrosu, sanatsal kriterleri hiçe sayan, kurumun yönetmenlerini üretimin dışına iten, sanatçılar ve sahne emekçilerinin aidiyet duygusunu köreltmeye çalışan kâh baskıcı kâh idare-i maslahatçı bir yönetim anlayışına layık değildir.”
‘Tiyatro bürokratik vesayete uyum sağlayamaz!’
Yönetmeliğin ardından geçen iki senede tiyatronun başarılı bir performans sergilemediği belirtilen İŞTİSAN açıklamasında, bunun sebebinin tiyatro bünyesinin bürokratik vesayete uyum sağlamasının imkânsızlığı olduğu kayededildi.
Bürokratik vesayetin tiyatro üzerinde denendiği belirtilen açıklamada “Olmadı. Çünkü tiyatroyu tiyatrocular yönetir” denildi.
Tiyatrocuların sabrı taştı: ‘Sanatta devlet tekeline hayır!’
İŞTİSAN’ın açıklamasında şu ifadeler de yer aldı:
“Sanat, büyük zamanda ‘inatçı’ kimliğini defalarca gösterdi. ‘Sanata karşı inat’ ise tarihte hiçbir zaman başarılı olamadı. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun 100. yılını sessiz sedasız geçiştirmeye çalışmanın mahçubiyeti, bu yersiz ‘inatlaşma’ artık son bulsun.
İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun ‘özerk’liğini sağlayacak bir yeniden yapılanma hamlesine bugün, hemen başlayabiliriz. Sanatsal özgürlüğü teminat altına alacak yeni bir yönetmelik için atacağımız her adım, 100 yıllık tarihimizin yüzünü güldürecektir.
Herkesi, 1914 yılındaki İstanbul Belediye Başkanı Cemil Topuzlu’yu neden hayırla yad ettiğimizi düşünmeye davet ediyoruz.
Herkesi, büyük ustamız Muhsin Ertuğrul’un ve binlerce sahne emekçisinin bilgiyle, birikimle, alın teriyle var ettiği İstanbul Şehir Tiyatrosu’na, saygı duymaya davet ediyoruz.”
TÜSAK: Kültür-sanata ‘TRT’ modeli