Başka gariplikler de var. Yargıtay’ın mahkûmiyetlerini bozduğu 63 sanıktan 60’ının karacı sınıfından ve çoğunluğunun da muvazzaf subaylar olduğunu görüyoruz. Yargıtay, buna karşılık havacı sanıklar hakkındaki mahkûmiyetlerinin tümünü, denizcilerde de büyük çoğunluğunu onamıştır.
Ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri “şüpheden sanığın yararlanacağını” belirtir. Delillerle ilgili olarak ortaya konan bütün tutarsızlıklara, çelişkilere rağmen Yargıtay hukukun bu çok temel ilkesini hayata geçirmemiştir. Sonuçta Anayasa Mahkemesi (AYM), önceki gün aldığı bir kararla adil bir yargılamanın yapılmadığına hükmetmiştir. Önem taşıyan noktalardan biri, kararın mahkemenin 17 üyesinin tümünün imzasıyla çıkmış olmasıdır.
Mahkeme, böylelikle 5 Haziran 2014 tarihindeki YouTube kararından sonra ikinci kez genel kurul düzeyinde karar almış olmaktadır. Kuşkusuz buradaki oybirliği, kararın ağırlığını arttırmaktadır. Balyoz’un geçen dört buçuk yıllık serüveni, asgari hukuk ölçülerinin bile işlemediği bir büyük hukuksuzluğun öyküsüdür aslında. AYM, bu hukuk zulmüne dur demiştir.