Sağlıkta şiddet geçmişte de vardı, üstelik o zamanlar hastanelerde şimdiki gibi güvenlikçiler de yoktu ama enderdi, “arızi”ydi. Şimdi ise sağlık hizmet sürecinin yapısal bir bileşeni haline geldi.
Sorunun birçok nedeni bulunuyor ama kök nedenlere inince ikisi öne çıkıyor.
Birincisi hekimlerin, sağlık çalışanlarının yok edilen mesleki onurları, itibarları. Geçmişte hekimleri, sağlıkçıları şiddetten en çok koruyan o itibarın sağladığı “görünmez zırh”tı. Sağlığın ticarileşmesi, metalaşması, sağlık hizmetlerinin diğer bütün kapitalist kazanç alanlarında olduğu gibi “sektör”e dönüşmesi için itibarlarının yok edilmesi gerekiyordu. Nitekim öyle de oldu. En veciz ifadesini Tayyip Erdoğan’ın “Doktor efendi dönemi bitti!” sözlerinde bulan yirmi yıllık süreçte hekimler, sağlık çalışanları sistematik olarak aşağılandı, itibarsızlaştırıldı.
Başta gelen diğer etken ise, “sağlıkta kışkırtılmış talep”.
AKP’nin “Sağlık Reformu”ndan önce, 2002 yılında bir vatandaş yılda ortalama olarak 3,1 defa bir sağlık kurumuna müracaat ederken bu sayı 2022 yılında 10’a yükseldiyse…
Geçtiğimiz 2023 yılında acil servislere başvuru sayısı 150 milyon 523 bini bulmuşsa, yani nüfusun iki katına yaklaşmışsa…
Ve dahi bu sayılar her geçen gün artmaya devam ediyorsa…
Kimse sağlıkta şiddetin duracağı konusunda boş hayale kapılmasın.
Sorun da çözüm de belli.
Sağlıkta Şiddeti Durdurmak İçin “Sağlık Reformu”nu Durdur!