Velev ki, önce mevcut iktidar barış sürecinden vazgeçti, savaş siyasetine döndü, sonuçta Kürt siyasi hareketi de aynı yolu izlemeye karar vermedi mi? Böylece demokratik siyaset rafa kalkmadı mı? Bu koşullar altında, barıştan, demokrasiden yana olanların, tam bir emrivaki olan ‘fiili özyönetim inşası ve bunun için gerekirse silahı direniş’i, hiç sorgulamadan desteklemesi nasıl beklenebilir?
Bakın, bu iş ciddi, devrimcilik oyunu oynamıyoruz/oynamamalıyız, buna hakkımız yok, demokrasi ve barışa inanan hiç kimse, sadece sivillerin ölmesine karşı çıkmakla yetinemez. Hakkaniyet hissimiz önce güçlü olana karşı ses vermeyi gerektiriyor diye, Kürt siyasetinin isabeti kendilerinden menkul çatışma siyasetine sonsuza kadar sessiz kalamayız.
Dahası, bu siyasetin Türkiye’de siyasetin daha da otoriterleşmesine zemin hazırladığını görmemek için kör olmak lazım. En kötüsü, bu siyasetin sonucu, insani çağrıların sesinin meşruiyetini yitirip cılızlaşması oluyor.