7 Haziran seçimlerinden sonra, o büyük demokratik kazanımı heba ettiklerini düşündüğüm için geçen yılın temmuz ayı sonundan beri Kürt siyasetini eleştiriyorum. Dahası, tuttukları yolun, Türkiye’yi daha fazla milliyetçi ve otoriter siyasete rehin ettiğini düşünüyorum, bunu pek çok vesile ile ifade ettim.
Şimdilerde konuyu yeniden gündeme getirmemin nedeni ise Türkiye’de artık değil daha fazla demokrasi, mevcut temel hak ve özgürlüklerin tehdit altına girdiği bir Olağanüstü HAL/KHK döneminin başlamış olması.
Bu gidişe itiraz edecek bir demokrasi platformuna ihtiyacımız var ve Kürt siyasetinin peşine takılarak böylesi bir alan yaratamayız, diyorum. Zira Kürt siyaseti ve siyasi parti olarak HDP, çatışma stratejisine eklemlenmiş vaziyette, bu haliyle demokratik alanı genişletmekten ziyade daraltıyor, yoksa, demokratik platform veya alan dediğimiz itiraz hattının Kürtlerin hak ve özgürlüklerini savunmaktan vazgeçmesi elbette söz konusu değil.